Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

224 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Sorunlar ve Çaresi
İnsan hata yapar. Hata yapacak şekilde yaratılmıştır zira. Ayrıca kötü hasletlere sahiptir, doğuştan. Misal, acelecidir insan. Dünyalığa düşkündür. Nankördür insan. Örnekleri çoğaltabiliriz. Tüm bunlar, imtihan sebebidir. Değiştiremeyiz bunları, benliğimizden, ruhumuzdan söküp çıkartamayız. Yalnız, bunları bilmekte kalmamalı. Yani bu kötü hasletlere sahip olduğumuzu bilip elimizi kolumuzu bağlayıp oturmamalıyız. Ve genelde, elimizi kolumuzu bağlayıp da oturmuyoruz bile. Nasıl sorunlarımız olduğunu tespit bile etmiyoruz. Çünkü korkuyoruz. Bizde bir sorun çıkarsa, ne yaparız bilmiyoruz. Aklımızda hep belli sorunlar var: cimrilik var, yalancılık var, şu var, bu var, ama bizde olabileceğini hayal bile etmiyoruz. Hep başkalarına yakıştırıyoruz bu sorunları. Bazılarınız tespit ediyor sorunlarını. Cesurca, bende şu problem var, diyebiliyor. Hatta çözmeye de çalışıyor. Kitaplar okuyor, konferanslara gidiyor, insanları dinliyor, uzmanlara danışıyor, tecrübeli insanlarla konuşuyor. Ama, bir süre sonra; yöntem yanlışlığından, hedef yanlışlığından, yemek diyetini bozar gibi, bütün emeklerini çöpe atıyor, eskisinden daha beter hale geliyor. Şimdi yöntem yanlışlığı derken şunu kastediyoruz: Günümüzde, benliğimize uygun olmayan görüşleri, fikirleri dikkate alıyor; onlara göre değişmeye çalışıyoruz. Ama, bir süre sonra bunların bize uymadığını fark ederek insan boşluğa düşüyor. Zira, örnek aldığı görüşler, ilham aldığı fikirler; herkes tarafından kabul edilen fikir ve görüşlerdir. Amacına ulaşamayınca, hedefini yaklaşmayınca sorunu bu sefer kendinde zannediyor, örnek aldığı fikir ve görüşlere toz kondurmadan kendisi arafa düşüyor. Şimdi, size bir örnek vermek istiyorum. Örnek vereceğim kişi; İslam'la tanışmadan evvel, çevresi tarafından çok celalli, çok cesur olarak bilinen biri. Bulunduğu şehirde herkes kendinden korkuyor. Hatta, herkes onunla dost olmaya çalışıyor; zira, cesur, sayılan, saygı gören bir kişi olduğu için, herkes de ondan korktuğu için onun yanında olanlar kendilerini rahat hissediyorlar. Bir gün bu zat, bulunduğu şehirde bozgunculuk çıkardığı söylenen birini öldürmek için yola çıkıyor. Yolda, kız kardeşinin o bozgunculuk çıkartığı söylenen kişinin dinine mensup olduğunu öğreniyor. Kız kardeşinin yanına gittiğinde onu Kur'an okurken buluyor. İlk başta sinirli kız kardeşini dövüyor ama kız kardeşinin cesurca kendisine karşı koyduğunu, inandığı din için ölmeyi göze aldığını görünce, o dini tanımaya karar veriyor. Az önce öldürmek için yola çıktığı kişiye biat ediyor, onun dinine giriyor. Sanırım anladınız. Bu kişi Hz.Ömer (r.a). O dine girdikten sonra, bütün yeteneklerini, mizacını ( az önce zikrettiğim celalliğinden, öfkesinden bahsediyorum) inandığı din için seferber ediyor. Halife olduğu zaman da, olmadığı zaman da hiçbir şekilde durmuyor, dinine hizmet için her şeyi göze alıyor. Burada şunu görmemiz gerekiyor: kendine en uygun yöntemi, dini bulunca nasıl da değişti Hz. Ömer. İşte biz de kendimize doğru yöntemi ve dini bulmamız gerekiyor. Şu da bir gerçektir: İnsanın mizacına, benliğine en uygun din İslam'dır. Bu dine giren, bu dini gerektiği gibi yaşayanlara sormamız gerekiyor. Evvelinde uyuşturucu kaçakçısı olup sonrasında İslam'ın yılmaz mücadele insanlarından olan Malcolm X'i düşünün. Öncesinde komünist olup bir süre sonra İslam'ı tanıyınca uğruna şehit olan Seyyid kutubu bir düşünün. Örnekleri artırabiliriz. Ama bizim bunlardan feyz almamız gerekiyor. Bu insanlardan feyiz almamız gerekiyor. Yoksa herhangi bir şey öğrenemeyiz. *** Yazımızın başında söyledik. İnsanlar nankördür, kötü hasletlere sahiptir vb. Ve bunun çözüm yöntemlerinden bahsettik. Ayrıca şunu da söylememiz gerekiyor: İlim öğrenerek doğru yola giren bir insan aynı şekilde yoldan da çıkabilir. İslam'a girerek ya da zaten mensubu olarak kötü yönlerini tolere edebilir ama gereğini yapmazsa eskisinden daha feci bir duruma düşülebilir. Bir zamanların yılmaz mücahitleri, şimdi paraya pula kendini kaptırıyorsa bizim bundan ibret almamız gerekiyor. Mustafa Kutlu'nun "Ya tahammül Ya Sefer" veya "Yoksulluk İçimizde" ya da "Sır" adlı kitaplarını iyi bir şekilde ayrıntılı bir şekilde okumamız gerekiyor. Tam da bu konu üzerine yazılmış hikayeler çünkü. Ve bu eser, İslam davasında ilk başlarda çok iyi başlayıp devamını getiremeyen, çeşitli sebeplerden ötürü amacından sapan vakıfların, davaların, insanların neden yoldan çıktığını anlatıyor. Acelecilik, bıkkınlık, israf, liderlik hırsı, vakit keşmekeşliği gibi sorunları tespit edip çaresini söylüyor. Nedenlerinden bahsedip insanların bir daha aynı hataya düşmemesini sağlamaya çalışıyor. Bize de okumak, feyz almak ve uygulamak düşüyor. İyi okumalar dilerim. Muhabbetle. 21 yıl önce yaşanan 17 Ağustos depreminde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diliyorum. Bir daha aynı acıların yaşanmaması niyazıyla.
Dinimize Hizmetin İç Sorunları
Dinimize Hizmetin İç SorunlarıNureddin Yıldız · Tahlil Yayınları · 2010505 okunma
·
51 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.