Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

285 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Marsta Bir Antropolog, Oliver Sacks Oliver Sacks, bir nörolog olarak yazarlığa soyunmuş bir isim. Konu hakkında bütün bilgilerin bir araya getirilmesinden oluşan, bir nevi etiyoloji niteliği taşıyan, eserleri olmakla birlikte (Migren), otobiyografi özelliği taşıyan (Tungsten Dayı: Kimyasal Bir Çocukluğun Anıları), bir hekim olmaktan ziyade bir hasta olarak tecrübelerini sunmuş olduğu (Dayanılacak Bir Bacak) ve nöroloji öykülerini bir araya getirdiği eserleri de bulunmakta (Karısını Şapka Sanan Adam,…) Mars’ta Bir Antropolog saydığımız son gruba giren bir kitap. Sacks bu kitabında birbirinden ne kadar farklı görünse de nörolojide buluşmaları ile bir ortaklığı olan yedi öykü anlatıyor. Kitaba ilk olarak, beynindeki bir hasar sebebi ile artık renkleri göremeyen ve renklerin onu huzursuz ettiği serebral akromatopsili bir ressamla başlıyor, ardından Tourette sendromlu bir cerrahın yanına uğruyoruz. Hastanede koridorda yürürken birden sekmeye başlayan bir cerrahla. Yıllar boyunca kör olan ama ‘mucizevi’ şekilde gözleri açılmış Virgil’le tanışıyor ve onun nasıl görmeyi ‘öğrendiği’ ya da belki öğrenmeye çalışıp öğrenemediğini izliyoruz. Sahi, yılların ardından gözleri açılan birisi nasıl oluyor da görmeyi öğrenmek zorunda kalıyor? Görmek bizim doğuştan gelen bir özelliğimiz değil mi? Eşyaların yakınlığı-uzaklığı ya da cisimlerin şekilleri, sertliği-yumuşaklığını kavramak bizim sonradan öğrendiğimiz bir şey miymiş? Farkında bile değildik. Birbirinden farklı ve belki daha önce duyup da çok üzerinde durmadığımız ya da belki hiç duymadığımız konularda Sacks’ın hem hasta hem hekim temelli yaklaşımı okuyucuya müthiş bir okuma kolaylığı sağlıyor. Yalnızca o vakadan değil, bağlantılı bulduğu birçok şeyi de bizlerle paylaşıp bir nevi ufkumuzu genişletiyor. Buraya kadar gelip hâlâ Dostoyevski’den bahsetmemiş olmam, aslında bahsedeceğim kısmın kitapta yalnızca birkaç sayfa yer edinmiş olmasından kaynaklanıyor. Her insanın aynı kitaptan nasıl çıkardığı şeyler farklı olabilirse, benim de ilgimi ziyadesi ile çeken ve beni araştırmaya yönelten kısım o birkaç sayfa oldu. Rüyaların Manzarası öyküsünde karşımıza çıkan Franco’yu ve sürekli olarak çizdiği Pentito manzaralarını anlatırken Sacks bir ara verip Temporal Lob Epilepsisi (TLE) ‘nden ve bunun neden Dostoyevski Sendromu olarak da isimlendirildiğinden bahsediyor. TLE’den muzdarip birkaç ismi sayarken, TLE’nin en önemli belirtisinin sanatçının sanatındaki ilginç bir yoğunlaşma olduğunu vurguluyor. Bu kişilerin ‘felsefi, dini ve kozmik konularla gittikçe daha çok ilgilendikleri’ ile ilgili Geshwind tarafından yapılan bir araştırma da okuyucuya sunuluyor. Geschwind, konuyla ilgili olarak “Eğer bir dahi bu trajik hastalığa yakalanmışsa, derin bir anlayış gücüne sahip olabilir… duygusal dünyasını alabildiğine genişletebilir.” Diyor. Sacks bu kısımda şöyle bir dipnot düşüyor: “Dostoyevski de bu konuda hemfikirdir. Prens Mişkin’in ağzından ‘Ya bu bir hastalıksa?’ diye sorar; ‘Sonuç algılarının derinleşmesi ve daha sonra, sağlığa kavuşulunca yeniden irdelenmesi, kusursuz bir uyum ve güzelliğin yaratılmasıysa, bu duygu yoğunluğunun anormal olması çok mu önemli?’” (Bkz, Budala) Bu satırları, sayfaları okurken çok heyecanlandığımı söyleyebilirim. Ama bir yandan da birkaç soru zihnimi meşgul ediyordu. Bir dehayı bir hastalığa, bir sendroma indirgemek doğru mudur? Neyse ki Sacks da duruma böyle bakıyormuş ki, konuyu bitirmeden şöyle bir değiniveriyor. “Ama geçmişte (ve bugün) yaşayan dâhileri tıbbın mikroskobu altına sokmak, yaşamlarını etkileyen diğer unsurları göz ardı ederek, onların zengin ve karmaşık dünyalarını sinir ve ruh bozukluklarına indirgemek ne derece hakkaniyetli bir davranış bilemiyorum.” Hemen her yönü ile müthiş bir doyum sağlayan Mars’ta Bir Antropolog herkese önerebileceğim müthiş bir kitap. Birçok kısmını not düştüm, birden okumayı bırakıp araştırmaya yöneldim ve bunları yaparken de oldukça mutlu oldum. Tavsiye ederim.
Mars'ta Bir Antropolog
Mars'ta Bir AntropologOliver Sacks · Yapı Kredi Yayınları · 2011208 okunma
·
247 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.