Gönderi

416 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 11 days
Orhan Pamuk'u nasıl seviyorsam, Peyami Safa'yı da öyle seviyorum. Çoğu "okur"a garip gelebilir bu düşünce; ama her iki yazarı da sadece edebi yönüyle ele alırsak, aralarında ciddi benzerlikler olduğunu ve her iki yazarın da muazzam geniş kelime zenginliği ile lezzetli bir edebi dile sahip olduğunu görebiliriz. Peyami Safa, okuduğum romanlarında olaylardan çok psikolojik tahlillere önem veren, toplumdaki ahlaki çöküntüyü ele alan, zıt kavramları iç içe işlemeyi seven, Türkiye'nin doğu-batı çatışmasını işlemeyi seven bir yazar... Her ne kadar, her kitabının konusu farklı görünse de esasında işlediği tek konu "insan"dır. Zira araştırmaya ve hakkında bir şeyler yazmaya değer verdiği yegane konu insan ve onun bilinmez geleceğidir. Bu yönüyle eserlerinin, işlediği konulardan bağımsız olarak, ebedi ve evrensel olduğunu söyleyebiliriz. Safa'nın eserlerinde, insanın ruh halinin, psikolojik tasvirlerinin derinlemesine bir şekilde önümüze sunulduğunu, bununla birlikte birçok sosyolojik tespitin de yer aldığını görürüz. Ayrıca romanlarında kendi hayatından izler vardır. Hatta bazı karakterlerin bizzat Peyami Safa'nın kendisi olduğu söylenir. Dokuzuncu Hariciye Koğuşu'nda kemik veremi hastalığına yakalanan genç, Matmazel Noraliya'nın Koltuğu'nda Ferit, Fatih-Harbiye'de Şinasi, Peyami Safa'nın düşüncelerini yansıtan karakterlerdir. İki paragrafta Orhan Pamuk ile Peyami Safa'yı neden birbirine benzettiğimi ve neden sevdiğimi kısaca açıklamayı başardığımı düşünüyorum. "Yalnızız" isimli bu kitaba geçersek; Peyami Safa'dan hiç de beklenmeyecek bir şekilde, hatta sapıkça bir düşünce ile kitabın başladığını görürüz. Zira kitabın başlarında genç bir kız olan Selmin'in hamile olduğunu öğreniriz. Selmin'in annesi olan Mefharet isimli karakter, Selmin'in karnındaki çocuğun aynı evde birlikte yaşadıkları abisi Samim'den veya kardeşi Besim'den olduğunu düşünmeye başlar. Bu şüphe ile kitabın ilk sayfaları gerilim içerisinde ve yer yer mide bulandıracak sohbetlere konu olur. Tabii şüphelenilen kişilerin Selmin'in abileri olması ve bu şüphenin gerçek çıkma olasılığı toplumsal olarak kabul edilebilecek bir hadise değildir. Zira ensest ilişki, toplumsal kurallar gereği yasaktır. Hatta birçok ülkenin kanununda ağır cezaları vardır. Peyami Safa'nın böyle bir konu ile kitaba başlaması, onun sapkın düşüncelere sahip olduğunu veya böyle bir ilişki çeşidini tasvip ettiğini göstermez. Kitapta ensest ilişki olduğunu ve hatta ensest ilişkinin özendirildiğini söyleyerek Peyami Safa'yı itibarsızlaştırmak isteyenlere itimat etmeyiniz. Tabii bu kitap şimdilerde yazılsa ve yazan kişi Peyami Safa olmasa, çok büyük ihtimalle "ensest ilişki şüphesi"nin yer alması dahi kitapların toplatılması ve yasaklanması için yeterli sebep olarak görülürdü. Bunu da belirtmeden geçemem... Selmin'in hamile olduğunu söylemesi ile başlayan eserde, ilk sayfadan son sayfaya kadar gergin bir hava hakimdir. Her karakterin beklentileri ve sıkıntıları birbirinden farklı görünse de mutsuzluklarının temelinde yalnızlık vardır. Ne yaparlarsa yapsınlar, ne kadar zengin olurlarsa olsunlar, ne kadar kalabalık olurlarsa olsunlar, kitaptaki karakterler, tıpkı bizim gibi, yalnızdırlar. Kitabın konusu ile daha fazla ayrıntıya girmek istemiyorum. Fakat Peyami Safa'nın kitabın içerisine yerleştirdiği düşüncelerinin sözcüsü olan Samim isimli karaktere ayrı bir paragraf açmadan kitabın incelemesinin yarım kalacağı kanaatindeyim. Samim, ismiyle müsemma bir karakterdir. TDK'ya baktığımızda Samim isminin, öz, asıl, gönül anlamlarına geldiğini görürüz. Zaten kitaptaki karakterler arasındaki en akıllı olanı da Samim'dir. Onun gönül gözü açıktır, ince bir fikir adamı, hatta dava adamıdır. İnsanları analiz etmeyi sever, dikkatli bir şekilde herkesin ne yaptığını ve ne yapacağını kestirmeye çalışır. İnsan sarrafıdır. İnsan psikolojisinden anlar. Fakat kitaptaki psikoloji teriminin metafiziğe fazlasıyla kaydığını söylersek yanlış olmaz. Zira Samim birçok bölümde gözüyle görmediği; fakat gerçekleşmekte olan olayları hisseder ve düşünür. Bu durumun psikolojide yeri yoktur. Zira bilimsel olarak gönül gözünü açıklamak mümkün değildir. Bu arada Samim, yeğeni Selmin ile aynı yaşta bir kızla (Meral) ilişki yaşamaktadır. Aralarında 50 yıl yaş farkı bulunmaktadır. Kitapta 60 yaşında bir adamla evlendiği için kendisine türlü türlü kötü sözler söylediği genç kızlar varken, adeta ahlak timsali olan ve birçok insanı keskin dili ile eleştirmekten çekinmeyen Samim'in kendisinden 50 yaş küçük biriyle sevgili olması çelişki teşkil etmektedir. Kitapta cevaplanmayan ve içimize büyük bir şüphe düşüren ikinci durum ise Meral'in, Samim'in kızı olabilme ihtimalidir. Zira Meral doğmadan evvel Samim, Meral'in evli olan annesi ile de ilişki yaşamıştır... Elbette herkesin istediği kişiyle ilişki yaşaması serbesttir. Yaş farkı, ilişkilerin önünde bir engel olmamalıdır. Fakat Samim'in, Meral'in evli annesi ile ilişki yaşamasını ve o esnada Meral'in daha doğmamış olmasını, Meral doğduktan sonra da Meral ile ilişki yaşamasını benim midem pek kaldırmadı. Zira Meral'in, Samim'in kızı olma ihtimali de vardır. Bu konu kitapta havada bırakıldığı ve cevaplanmadığı için şüphe ve gerginlik kitabın son sayfasına kadar içimizden çıkmaz. Son olarak, kitapta, "ne yaparsan yap boş, kederin üstünde bir kader vardır," felsefesinin hakim olduğunu da belirtmek gerekir. Peyami Safa'ya göre, ne kadar bilimsel araştırma yaparsan yap, asıl araştırılması gereken insanın ruhudur, ruhun üstünde de Allah vardır. Safa, her şeyi bilimle, fizikle, matematikle açıklamaya çalışan insanlığın yetersiz kaldığını; insan ruhunu anlamadan bunları anlamanın boş ve anlamsız olduğunu bizlere söyler. Dediğim gibi, kitabın başından sonuna bir gerginlik ve şüphe hakim esere. Bu durum da eseri farklı kılıyor. Fakat çoğu okur bu eseri, son eseri olduğu gerekçesiyle Peyami Safa'nın en iyi eseri olarak gösteriyor. Ben buna katılmıyorum. Bana göre Matmazel Noraliya'nın Koltuğu en iyi eseridir. Herkese keyifli okumalar dilerim.
Yalnızız
YalnızızPeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 201921.7k okunma
··
1,749 views
Yeşim okurunun profil resmi
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu ve Masumiyet Müzesi benim enlerim 😍 Söylemesem çatlardım da bilmeyen kaldı mı acaba 😄 Eline sağlık Semih ☘️
Semih Doğan okurunun profil resmi
Kitapları değil ama yazarları tutturduk :) Öğrendiğim iyi oldu. Teşekkür ederim :)
1 next answer
Ayşe* okurunun profil resmi
Ben de Peyami Safa ve Orhan Pamuk arasındaki farkları yazayım madem :) Peyami Safa okuduğum bütün kitaplarının son satırlarını o ara savunduğu ideolojiyi okura dikte etmiştir, ve çoğunlukla kitaplarına materyalizm etkisiyle başlayıp, metafizik, kaderci, mistisizm etkisiyle bitiriyor ve bunu okura dikte eder gibi yazıyor çoğunlukla, Orhan Pamuk'un bu tarz bir kaygısı olduğunu düşünmüyorum evet kitaplarının çoğunluğunda belli ideolojiler var fakat bunu okurun gözüne sokmuyor. Peyami Safa kesinlikle çok cinsiyetçi bir yazar, okuduğum bütün kitaplarda kendi fikrini karakterler vasıtasıyla bir şekilde yansıtıyor kitaba, Orhan Pamuk bu açıdan hiç cinsiyetçi değil. Ben de sen gibi ikisinin romancılığının müptelasıyım yani yalnız değilsin :) Romanda ensest konusunu işlemesi dönemine göre baya yürek isteyen bir çıkış, şu an bile dediğin gibi toplatılabilirdi, ama sanatçı örtük olanı elbet göstermelidir, ne yani Peyami Safa bu konuyu yazmamış olsa hiç ensest mağduru kadın, çocuk olmayacak mı, bu açıdan bu tarz yasakların hiçbir anlamı olmadığını düşünüyorum. Kitabı beğendim fakat en sonlardaki olayın Allah'a, inanca, beşinci boyuta bağlanması Samanyolu Tv izliyormuşum hissi uyanırdı ve çok saçma buldum :D Bir başka Peyami Safa kitabında görüşmek üzere, ağzına sağlık Semih.
Semih Doğan okurunun profil resmi
Yazdıklarına şapka çıkarıyorum ve altına imzamı atıyorum. Üstüne söyleyecek tek sözüm yoktur :) Başka Peyami Safa kitabında telepatik yollarla haberleşmek suretiyle yeniden buluşmak dileğiyle Ayşe. :) Teşekkür ederim.
2 next answer
Kaan okurunun profil resmi
Eline sağlık Semih, pek çok konuya değindigin gayet açıklayıcı ve bilgilendirici bir inceleme yazısı olmuş. Giriş kısmında sana katılıyorum, bunu edebiyatta laiklik olarak niteliyorum: yazarların edebiyatı ile siyasi vesaire kimliklerini birbirinden ayırmak.. Tabi, bu konuda başka şekildeki davranışlara da saygı duyarım. "Tabii bu kitabı yazan kişi Peyami Safa olmasa.." kısmı yazında ayrıca hoşuma gitti. Çünkü bunun örneklerini birkaç sene önce ülkede yaşadık. Bana kalırsa edebiyatta her şey her şekilde işlenebilir. İsteyen okur istemeyen okumaz ama bir kesim kalkıp ben bunu sevmedim, bana göre ahlaksız o yüzden yasaklansin dememeli. Bunlara kısaca: okuma! denilir geçilir.
Semih Doğan okurunun profil resmi
Keşke daha çok konuya değinebilseydim... Meral’in sonu ve yüklenmeye çalışılan anlama değinsem bayağı uzayacaktı. Okunmazdı. O kısmı çıkardım bir de :) Yazan kişi Peyami Safa olmasa gerçekten işler farklı noktalara gidebilirdi. Ben de seninle aynı düşünüyorum. İsteyen okur, istemeyen okumaz... Teşekkürler :)
Osman Y. okurunun profil resmi
Giriş cümlene +1 destek :) Mecburen kendi cebimizdekileri döküyoruz değil mi yorumlarken , o halde başlayalım. OP 'un 10 romanının tamamını okudum büyük keyifle. PS 'dan ise 7 roman okudum , Yalnızız ve Noraliya dahil. İki yazarda da ortak bir özellik var ama bu özellik Pamuk'ta daha baskın ve net , o da şu ki zıtlıkları ortaya koymaktaki başarıları , fakat OP bunu daha tarafsız ve olabildiğince duruma müdahil olmadan başarıyor , yani iki tarafı gösterip kenara çekiliyor. PS ise tarafını daha çok belli ediyor ama mutlak yargılara da varmıyor , OP kadar olmasa da soru işaretleri bırakıyor. 1000K da bizim Simeranya'mız değil mi :) İyi kötü hayatımıza bir ütopya gibi düştü. Noraliya romanı bence de çok sağlam bir eserdi , Yalnızız için söylenen zirve eseridir meselesine katılabilirim , henüz okumadığım romanları var fakat bu ikisi çok iyi elbette , beni Şimşek de çok etkilemişti. PS için kadın karakterlere hayat vermede çok başarılı olduğunu da rahatlıkla soyleyebiliriz , Yalnızız bu açıdan zirve olabilir işte. Ayrıca psikoloji denince de en önemli yazarlardan , neredeyse Dostoyevski kadar etkileyici. Velhasıl eline sağlık , bol edebiyatlı günlerde buluşalım :) Biz de buralardayız şimdilik.
Semih Doğan okurunun profil resmi
Aşağıda Ayşe’nin yorumu, senin yorumun ve benim yazdıklarım birleşince ortaya çok güzel bir yazar mukayesesi çıkmış oluyor aslında. İşte bunu gerçekleştirebilmek çok değerli ve işte bu sebeple 1000Kitap bizim Simeranya’mız :) Değerli yorumun için ve katkı sunduğun için teşekkür ederim. Sitenin ağır abilerinden biri olarak buralarda olduğunu biliyordum :) Teşekkürler.
Kaan okurunun profil resmi
Girişi yeniden görünce aklıma geldi Semih, Tahsin Yücel'in geçenlerde okuduğum
Sonuncu
Sonuncu
romanını tavsiye ederim. Roman, edebiyatta postmodernizme ve buna bağlı olarak isim vermeden Orhan Pamuk'a eleştiri/taşlama özelliği gösteriyor. Tabi bunun yanısıra Türkiye'deki okurların, edebiyatın ve edebiyata karşı halkın farklı kesimlerinin yaklaşımlarının eleştirilmesi de mevcut. En önemli ise bunların edebiyat içinde başarılı şekilde yapılmış olması.
Semih Doğan okurunun profil resmi
Gökdelen geldi. Evde. Sırasını bekliyor. Hele bir onu okuyayım, Tahsin Yücel’i tanıyayım. Ona göre Sonuncu’dan devam edebilirim. Listem çok kabarık şu an; ama senin önerin benim için değerli.
2 next answer
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Fatma okurunun profil resmi
Muhteşem bir inceleme olmuş. İçimdeki her düşünce neredeyse cümlelere dökülmüş. Şunu da ek olarak ben söylemek isterim. Meral'in ikilemlerde kalması birinci ve ikinci diye kişilik bölümlerini ele alması da çok başarılıydı. Beni en çok etkileyen meral oldu galiba..
11 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.