Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

240 syf.
10/10 puan verdi
·
32 günde okudu
Howard Becker Chicago doğumlu Amerikalı bir sosyologdur. Alanında çeşitli araştırmalarda bulunmuş, yazılar yazmış ve editörlük yapmıştır. Kendini birçok insana yazı yazma üzerine özel ders verirken bulduğu bir sırada hepsiyle aynı anda uğraşmanın daha ekonomik olacağını düşünerek bu konuda dersler vermeye başladığını belirtmektedir. Yazı yazmada karşılaşılan sorunlar ile baş edebilme üzerine yazdığı dokuz bölümden oluşan kitabında gerek bu derslerden gerek kendi tecrübelerinden bahsederek okuyucunun bu sorunların çözümü için fikirler edinmesini hedeflemektedir. Yazar Becker, 30 yıldan fazladır profesyonel yazı yazan biri olarak öğrencilerine dersler veren bir sosyologdur. Kitabında da öğrencilerinin yazma konusundaki birtakım kaygılarının olduğundan bahsetmektedir. Bu kaygıların birincisi öğrencilerin yazmayı organize edememesi, ikincisi ise yazmanın kafa karıştırıcı ve karmaşıklıklarla dolu bir dünya olarak düşünülmesidir. Ayrıca öğrenciler, yazdıklarını yanlış olacağı ve insanların kendilerine güleceği korkusu ile de yazmaktan çekilmektedirler. Bu sebeple yazdıkları yazılarda birçok hatalar yapmaktadırlar. Kapalı anlam ifade eden cümleler, etken yerine edilgen fiiller ve yazarın anlamsız işgalciler olarak ifade ettiği gereksiz sözcük kullanımı bu hatalardan bazılarıdır. Becker bu hataların düzeltilmesi hususunda kendisinin bir yazı kuramı geliştirdiğini belirtmektedir. Kuram, öncelikle yazıyla ilgili bir kabataslak yazmak ile başlayıp düzeltme ve yeniden yazma ile devam eden bir süreci içermektedir. Ayrıca yazı taslak halinde iken hedef kitleden bir okurun yorumunun alınmasını da tavsiye etmektedir. Yazar persona ve otorite bölümünde bir öğrencisinin yazısını örnek göstererek akademisyenlerin daha havalı olmak için seçtiği kelimelerden bahsetmektedir. Bu kelimeler çoğu insan tarafından anlaşılmamakta ve böylelikle yazan kişi entelektüel ve bilgili biri olarak görülmektedir. Akademisyenler böyle bir kişi gibi algılanırsa söylediklerini daha inandırıcı olacağını ümit ederler. Becker bu durumu persona kavramı üzerinden açıklamıştır. Akademisyenlerin havalı ve esrarengiz kelimeler kullanarak sıradan insanlardan daha zeki bir insan kişiliğine bürünerek bu personayı benimserler. Bu personayı benimserken alanlarıyla ilgili insanların anlayamayacağını bildikleri birçok kelime kullandıkları otorite araçları ile okurlar üzerinde etkili olurlar. Böylece son sözü söyleme yetkisine sahip kişiler olarak görülürler. Yazar ise bu otoriterlerin söylediklerinin kişiliklerini değil sadece bilgi birikimlerini yansıttığını belirtmektedir. Yazarın beğendiği persona ise, sıradan insanlardan farklılıklarını vurgulayan değil benzerliklerini vurgulayan sade insanlardır. Bu tür yazarlar söylediklerinin doğruluğunu başkalarıyla olan benzerlikleri ile vurgularlar. Daha az şekilli kelime kullanarak onların ve okurun bildiği ortak bilgiyle yazarlar. Yazarın diğer bölümde ele aldığı konu ise tek doğru yol kavramıdır. Yazılan konunun ilk seferde doğru olması gerektiği kanısının yanlış olduğunu bu bölümde açıklamaktadır. Becker, kulağına göre düzeltme bölümünde ise bolca örnekler verdikten sonra bu konuyu maddeler halinde açıklamaktadır. Yazılarda düzeltilmesi gereken hatalardan birincisi fiillerin etken-edilgenliğidir. Becker, edilgen fiilleri etken fiillerle değiştirme gerekliliğini vurgulamıştır. İkinci husus ise, yazılarda daha az kelime kullanılması gerektiğidir. İlave kelimeler ve cümlelerin yazıdan çıkarılması gerektiğini vurgulamıştır. Üçüncü husus ise kelimelerin gereksiz yere tekrar edilmesi, dördüncüsü ise cümlenin yazı ve içeriğidir. Cümlelerde iletilen fikirleri mantıksal kopukluğa uğramadan okuyucuya iletilmesi gerekmektedir. Beşinci husus ise somut-soyut kelimelerin fazlaca kullanılmasıdır. Akademisyenler gereksiz soyut kelimeleri fazlaca kullanırlar. Altıncı husus ise metaforlardır. Metaforlar, yanlış kullanımdan dolayı bozulurlar. Aynı zamanda çoğu metafor artık kullanılmaması gereken yorgun metaforlardır. Becker kitabın altıncı bölümünde genç bir akademisyen olan Pamela Richards’ın yazısını okuyucuyla paylaşmaktadır. Risk başlığı altında paylaştığı bu bölüm, akademik dünyada karşılaşılan birtakım sorunlardan bahsetmektedir. Aynı zamanda profesyonel bir akademisyen olmanın dayattığı zorlukları da incelemektedir. Yazara göre kimi yazarlar onlarca yıl süren bir süreçten sonra muazzam bir başeser üretmek için çabalamaktadır. Becker ise bunu gösteriş merakı olarak görmekte ve açık ve anlaşılır bir üslup ile ikna edici eserler üretilebileceğini ileri sürmektedir. Kitabın sekizinci bölümünü oluşturan literatür bölümündeki yazarın düşünceleri, literatürün olumlu ve olumsuz iki tarafının olduğudur. Olumlu tarafı daha önce söylenmiş bir şeyi üstüne katarak, yeni bir şey söyleyebilme olanağıdır. Olumsuz yanı ise yazar literatüre fazla takılırsa öne sürülmek istenilen fikri bozma ve bu fikirden uzaklaşma ihtimali vardır. Sonuç olarak Becker yazma konusunu her açıdan ele alarak okuyucusuna örnekler ve çözümler ile fikirler sunmakta, yazma sürecinde ortaya çıkan sorunlar karşısında kendimizi suçlamak yerine onları üstesinden gelmemiz gereken koşullar olarak görmemiz gerektiğini belirtmektedir. (Bu bir kitap değerlendirmesi yazısıdır.)
Sosyal Bilimcilerin Yazma Çilesi
Sosyal Bilimcilerin Yazma ÇilesiHoward S. Becker · Heretik Yayıncılık · 2013198 okunma
·
107 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.