Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Ne bir şey eksilttim ne de bir şey ekledim.
İkindi vakti bir büfenin önünde durmuş arkadaşlarla laflıyoruz ellerimizde karton bardaklarda kimi çay, kimi kahve istemiş içeceklerimiz. Kimi soğuk bir içecek almış teneke kutuda. Ben ne içtiğimi şu an hatırlamıyorum ama eminim rüya da bile kahve tercih etmişimdir kesinlikle. Bu karton bardağı elimde gezdirmemek için etrafıma bakındım bir çöp kutusu var mı diye. O arada büfenin yan tarafında küçük bir bahçeye açılan kapı görünümünde bir aralıktan yine kartondan yapılmış, çöp alma yeri yandan, ince ve yaklaşık bir metre boyunda bir çöp kutusu gözüme çarptı. Çöp kutusu anlaşılan pek kullanılmıyordu, hem temiz ve boş olmasından, hem de büfenin önünde olmamasından dolayı. Ama ben oraya yöneldim çöpümü atmak için. Bahçenin içi yabani otlarla yeşillenmiş ve otların boyu yer yer bir diz boyuna yakın yükseliyordu. Bahçe kapısından girmeden iki adım önce çöp kutusunun üzerinde bir şey gözüme çarptı ve ben biraz heyecan yaparak atladım kaldırıma göre yaklaşık 30 40 santim daha alçakta olan bahçeye. Kalan üç dört adımı da hızlı atarak elimdeki karton bardağı çöpün kenarına atarak elime aldım gözüme çarpan telefonu. Telefonu elimde çevirerek biraz baktım ve düşünmeye başladım çöpte olduğuna göre sahibi artık yoktur demek ki. Güzel bir telefona benziyor dedim kendi kendime kafamı sağ tarafa yan çevirip kaşlarımı kaldırarak. Bahçeden çıkmak için birkaç adım attım ve bahçeden iki üç basamak yüksekliğindeki kaldırıma sağ ayağımı attım ve telefonun da bulunduğu sağ elimi dizime koyup sol ayağımı da bu destekle havalandırarak kaldırıma çıkmayı başardım. Arkadaşlarıma yönelerek yürüdüm, bir yandan da "bakın ne gördüm" diye seslendim onlara sağ elimdeki telefonu havaya kaldırarak. Meraklı gözlerle havadaki telefona baktılar. Ne olduğunu bildikleri halde "nedir o" diye sordular.İkinci bir soru da geldi "nereden buldun." Anlatmaya başladım; elimdeki karton bardağı çöpe atmak için (şu an karton bardağı telefonu görünce çöp kutusuna değilde yere attığım aklıma geldi ve bir an utanmaya başladım ve çevreciliğimi sorgulamaya başladım) oraya gittim, elimle işaret ederek o tarafı. İşte bu telefonu da o çöp kutusunda buldum. Elimden almaya çalışan bir arkadaşın hareketlendiğini görünce telefonu kendime doğru çektim. Dur belki tuş kilidi yoktur rehberine bakıp birini arayalım kiminmiş diye öğreniriz dedim özellikle elini almak için hareket eden arkadaşa bakarak. Baş parmağımla telefonun yanlarındaki tuşlara bastım ekran parladı ve yine baş parmağımla ekranı sürükledim. Evet, tuş kilidi yoktu ve ekran açıldı. Gördüğüm bir yazı ekranda gözüme çarptı açık bırakılan mesajlar bölümünden. "ELVEDA! BU SON MESAJIM! BEN GİDİYORUM!" Anlamaya çalıştım bir an ve mesajın tarihine baktım tarih bu günü ve saat 15.17'yi gösteriyordu. Saate baktım saat 15.30 Arada 13 dakika vardı. O an biri bana bahçeye bak diyordu ve oraya doğru koştum. Arkadaşlarım seslendiler bir şey anlamadan ama ben bahçeye varmıştım. Çöp kutusunun oraya vardığımda bir insan bedeni gözümün önüne geldi çöp kutusu hizasında. Duvar dibinde, bana üç beş metre uzaklıkta. Dizleri karnına çekilmiş, sırtı duvara yaslanmış genç bir kız. Bahçedeki uzamış otlar duvara yaslanan kızın ayaklarını dizlerine yakın bir yere kadar ve kalçasını görünmeyecek şekilde kaplıyordu. Hemen yanına koştum heyecandan ne yapacağımı bilmiyordum. Aklıma geldi ve arkamdan gelip kapıda duran arkadaşlarıma bağırarak ambulans dedim birkaç defa tekrarlayarak. Kızın nabzına baktım kalbi atıyordu ve nefes aldığını da kontrol ettim, evet nefes de alıyordu. O an çok utandım kendimden, insanlığımdan, gözlerimin körlüğünden. Burada ölmek üzere olan telefona kıyasla kocaman bir cüsseye sahip insanı, bir canlıyı göremeyip küçücük bir şeyi on metreden göz ucuyla bile görmeme hayret ettim. Onu kucakladım ve bahçeden çıkardık arkadaşların da yardımıyla. Biraz bekledik ve ambulans yolda göründü bize doğru gelirken yirmi otuz metre kala birileri ambulansın yolunu kesti. Ve orada bir kargaşa oldu ambulansın şoförü ile bir vatandaş kavgaya tutuştu biz orada beklerken. Nihayet araya vatandaşlar girdi ve ambulans bize doğru geldi ve vakit kaybetmeden, bir an önce zehirlenen hastaya müdahale edilmesi gerektiğini bağırarak söylüyordu kaldırımın üstünde yürüyen sağlık personeli. Bunu da arkasını dönüp benim hastam var, benim hastama neden bakmıyorsunuz diye kavga çıkaran o vatandaşa söylüyordu. Bizim taraftan da sesler yükseldi "bizim hastaya bir şey olursa seninle görüşeceğiz" diyordular. Ne zaman bizim hasta oldu bu tanımadığımız kız diye düşündüm. Genç kız yerde hareketsiz duruyordu başı ellerimin arasında, siyah, gür ve uzun saçları yere düşmüştü. Yüzüne baktım yüzü solgundu ve yorgun bir ifade kaplamıştı yüzünü. Esmer olduğu anlaşılan teni zehirlemeden biraz beyazlamıştı sanki. O anda biri beni tutup geriye çekti ve kızı benden teslim aldılar. Bunların sağlık çalışanı olduğunu anladım. Yerde pek anlamadığım birkaç müdahaleden sonra sedyeye yükleyip ambulansa yüklediler. Ben de ambulansa yönelip hastanın yanında yer aldım ve hastaneye doğru yola çıktık. Yolda giderken genç kızın koluna serum takılıyordu, iğneler batırılıp çıkarılıyordu. Ambulansın yavaşladığını hissettim ve durdu ama hastaneye henüz varmadığımızı geçen süreden biliyordum. "Neden durduk" dedim genç kıza müdahale eden sağlık personeline. Daha cevabımı vermeden ikimiz de açılan orta kapıya baktık, şoför ve tanımadığımız 12 - 13 yaşlarında bir çocuk kucağında içinde ne olduğunu bilmediğim siyah bir poşetle kapıda duruyorlardı. Şoför çocuğa poşeti kapının hemen girişine bırakmasını söyledi ve ardından kapı kapandı. Ambulans hareket ederken ben şaşkın bakışlarla sağlık personeline baktım ve benim bu bakışlarımdan anlamış olmalı ki cevap vermeye başladı: Bizim şoför kasaptan biraz et almıştı yol üstü almak istedi, hastaneden buraya tekrar gelmesi ters oluyorda. Bunu söylerken normal ve gayet doğal bir şeymiş gibi söylüyordu ve benim daha da şaşkınlaşan bakışlarıma aldırış etmeden görevine yani tekrar hastayla ilgilenmeye başladı. Aklıma kaldırımda vaktin öneminden bahseden kişinin bu olduğu geldi ve kafamı iki yana salladım. Dayanamadım ve dua edin de bir şey olmasın şu kıza diye sertçe yüzüne baktım. Bu sözlerimi duyunca bana sadece anlık bir bakış attı ve tekrar döndü işine. Hastaneye ulaştık ve genç kız sedyenin üzerinde hastane koridorundan geçiriliyordu hızla. Sedyenin başına üşüşen her biri farklı renkten önlüklüler birbirlerine bakıp söyleniyorlardı. Ben de peşlerine verip sedyeyi takip ediyordum. Ama bir yerden sonra ben yalnız kaldım koridorda. Aradan saatler geçti ve beni çağırdılar, kızın uyandığını ve kensine geldiğini söylediler. Girdim onun bulunduğu odaya, tanıyamadım onu eğer hastane personeli bana onu göstermeseydi. Tanımamamın sebebi ona hastane elbisesi giydirmeleriydi. Yanına vardım, başını kaldırıp bana bakıp gülümsüyordu. Beni nereden tanıdığını merak ettim. Ona nasılsın diye soracaktım bir adım atarak ama o adımım beni odamın tavanını her sabah olduğu gibi seyretmeme sebep oldu. 23.08.2020 - 06.45
·
20 görüntüleme
Turna okurunun profil resmi
Sizin uyurken verdiğiniz vicdan azabını, kimileri uyanıkken bile vermiyor... Rabbim bizleri uyanıkken uyurlardan eylemesin▪ Rüyanız hayr olur inşallah...
Mahcup okurunun profil resmi
Allah razı olsun olsun öncelikle. Böyle bir rüyayı neden gördüm bilmiyorum kibre girmekten Allah beni korusun. O gece toplumsal sorunlar üzerine düşündüğümden olabilir. Ama bu güzel düşünceniz ile yorumlamanız çok ince bir davranış. Çok teşekkür ederim. O güzel duanıza da amin cümlemizi inşaAllah diyorum. Tekrar Allah razı olsun.
4 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.