Gönderi

408 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Bizim Yunus...
Bazen kelimelere ne çok takılıyoruz! "Od" en fazla ne olabilir ki ön yargısıyla yaklaştığım bir kelimeydi. Meger 2 harflik bir hece de ne cok mana varmış. Mürşidin kapısında senelerce odun taşıyarak Yunus'dan "Bizim Yunus'a " geçişin öyküsünü Molla Kasım anlatımıyla, aslında Yunus Emre ve oğlu İsmail ağzından dinliyoruz . Yunus Emre'nin Sitare'ye olan aşkı, oğlu İbrahim'i toprağa verisi , Çekikgözlerin oğlu İsmail'i kaçırması ve bir Cellât elinde Cellât olarak buyumesini , bu esna da Yunus Emre'nin Tapduk Sultan'ın dergahina yüz sürmesi, orda odun taşıyarak sadece "od" kısmına bakarak yana yana pişmesi, Bizim Yunus olup derviş olması, mürit olması, mürşit olması... Hepsi ama hepsi. Herşeye öyle güzel değinilmiş ki, ağlaya ağlaya okuduğum satırlar oldu. Sohbet meclisi anlatılırken söylenilen ilahileri sanki duydum , yaşadım Ya Hak... Ya Hu... Kendinden geçmemek o hali yaşamamak imkansız. Yunus Emre'yi anma programına katılmıştım. Gözlerimde yaşlarla alkışlamıştım. O sahnede izlediğim herşeyi bu kitapta satır satır okudum. Yüreğine sağlık İskender Pala bir acı vuslat anca bu kadar tatlı anlatılabilirdi.
Od
Odİskender Pala · Kapı Yayınları · 202242bin okunma
·
11 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.