Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

330 syf.
·
Puan vermedi
Bir çeşit duygu iyileştirmesi yapmak amacıyla başladım kitaba. Değer verdiğim bir arkadasimin israrla tavsiye ettiği bir kitapti(biraz da karşımdaki kişiyi anlama çabası) ve ben ona dair hüzüntülerimden iyileşmeyi üstüne gitmekle başarabileceğimi düşünüyordum Bu hüzün eşlik ettiğinden belki de ilk bölüm bana fazla kasvetli geldi.Sadelik minimalizm sevdiğim şeyler olmasına rağmen kahramanın tasviri yaşadığı kasaba beni boğdu. Okurken acaba yazar Albert Camus'un Meursault karakterinden etkilendi mi diye sormadan edemedim kendime. Tanışsalar nasıl olurdu acaba:)) E-kitap okumayı hiç sevmem ama hiç zorlanmadım okurken çünkü okudukça roman sadece sürükleyici edebi bir eser olmaktan çıktı ve bittiğinde kendimi roman içinde geçen bazı şeyleri araştırmak üzere 16 sekme açmış biri olarak buldum. Yeni müzikler, yeni terimler, tezler felsefeler, siyasi tarihten, mitolojiden yeni bilgiler edinmiş olarak bitirdim kitabı.. Tabi bu yeni kapılar beni başka yeni pencerelere götürdü bayılıyorum bu domino taşı etkisine:) fiziksel ve ruhsal betimlemeleri etkileyiciydi. Hiç tahmin edemediğim bir sondu okuyun, derin derin düşünün üzerine deyip bundan sonrası hissettiklerime dair yorumumdur spoiler içerebilir diye belirteyim ... Her zaman söylediğim şeylerden biri "tüm duygular bizim için" bu romanı okuduktan sonra olumlu veya olumsuz duygu olarak hissedebilen biri olduğum için şükrettim.olumsuz duygular ne kadar can sıksa da yadsiyamayiz yokmuş gibi davranıp sadece iyiye güzele odaklanmak da bir çeşit blunted affect değil miydi? Sarılmak kadar ruha iyi gelen bir şey var mi bilmiyorum. oksitosin salınımına sebep oluyor ve dopamin gibi geçici değil. Bir "hug machine" e muhtaç değilseniz çok şanslısınız sevdiklerimize uzun uzun sarılmalı duyguları da üzülmek için değil anlamak için yaşamalıyız. Kahramanin psikolojik durumu malesef sosyolojik olarak bakınca günümüz ilişkilerine epey yayılmış durumda diye düşünüyorum. İnsanoğlunun savunma mekanizması.."Don" a girip çıkamamış bir adam belki gazetici kızla olan ilişkisini sürdürmesi bı nevi 'kaç-savaş' a geçme basamağıydi. üzülmemek için kaçmak ,duyguları bir kenara bırakıp bedenselliği baz almak da günümüzün savunma mekanizmalarindan değil mi? İnsan sormadan edemiyor tabi; sevgi bağımlılıklar ya da hazlar üzerine kurduğumuz ilişki modeline ait çarpıtılmış bir tanımlama mı yoksa arka bahçenizdeki güllerin arasında dönem dönem çıkan ayrıksı otları (kim bilir belki de kerberos un salyalarıdır:) bkz:mitolojide kerberos) birlikte temizleyebilme cesareti mi? "Gerçek mutluluk ve aşk aramakla bulunmaz " demiş başka bir yazar "onlar size çarparlar" Evet, kimse kimseyi aramıyor! aslında olay tam olarak bu. Kahramanımızın başına gelen gibi, Sabahattin Ali'nin bahsettiği gibi bir çarpışmadan ibaret. Bunu fark edersiniz ya da etmezsiniz hepsi bu. Blunted affect ve marazi olma hali içindeki dengeyi iyi koruyunuz efenim (Meraklısına:) Hayır kitabı bitirince 'unutan inek' olarak çıkmadım hikayeden bir kaç şarkı ve bir kaç film var sırada Nietchze'nin aktif unutma tezini savunmuyorum. Bana göre mutlu olmanın sırrı unutmak değil "kabul" ...olanı da... olmayanı da..) yüzümü bir kez bile gülümseten her kişiye ve her olaya teşekkür ederim teşekkür ederim teşekkür ederim Neticede " Nemo cogendus amicus" deyip susuyoruz
Kardeşimin Hikayesi
Kardeşimin HikayesiZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2019105bin okunma
·
87 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.