Bu kitap esasen vampir hikayesi değil, yönetici olmak için doğmuş, en iyi şekilde eğitim almış kültürlü bir aristokrat tarafından yazılmış bir günlük. Kitap edebi olarak güçlü, gerçekçi ve bahsettiğim o kültürlü yazım tarzı çeviride de kaybolmamış. Fantastik edebiyata ilgi duymayan herhangi bir okuyucu bile bu kitabı keyifle okuyacaktır. Bu arada yazarın analiz yeteneği ve anlatım tarzı muazzam. Kitap akıp gidiyor.
Kitapta ana karakterimiz Strahd ‘ın önce fatih, ardından bir yerleşik bir lorda dönüşmesini izliyoruz. (Bram Stoker Dracula’sı gibi, Barovia da bir çok yandan Transilvanya’yı anımsatıyor). Karakterin yaşam tarzı değişmeye başlıyor. Bir süre sonra küçük kardeşi Sergei yanına geliyor. İşte bu olaydan sonra Strahd içe dönmeye başlıyor, bastırılmış duygular, istekler su yüzüne çıkıyor.
Aynı zamanda saplantılı aşk hikayelerinden biri bu kitap. Asla zaman kaybı değil. Fantastik edebiyat sevenler için hoş bir alternatif. Plajda, yolculuklarda vb rahatlıkla bitirebileceğiniz, sizi yormayacak, okumaya değer, etkileyici bir eser.