'Ben beyefendi, kötü bir insan değilim; oysa kötü olmam işten bile değildi.'
Adım adım bir insan nasıl kötü olur, nasıl kendinden başka biri haline gelir, toplum bu zemini nasıl oluşturur okuyarak anlıyor insan. Kitabın sonu başından belli tıpkı Gabriel Marquez'in Kırmızı Pazartesi kitabındaki gibi. Ama daha ilk satırdan bile kendini sevdiriyor. Okurken birey olmanın , toplum baskısının zorluklarını iliklerime dek hissettim. Kitabın gerçek bir hayat öyküsü olduğu izlenimi uyandırması da hem güzel hem de üzücü. Yazarın çevirmen Alev Güçlü'ye özel önsöz yazması da kitaba ayrı bir güzellik katmış. İsmini çok duymadığım Nobel ödüllü incecik kitabı şiddetle tavsiye ediyorum.