Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

520 syf.
10/10 puan verdi
"Yaşama, fazlasıyla tutku duymaktan, umuttan ve korkudan azâde olmuş, kısacık bir minnettarlık hissiyle şükran duyarız, hangi Tanrı'ya olursa olsun, hiçbir yaşam ilelebet sürmediği için, ölüler bir daha asla dirilmediği için, en yorgun nehir bile, denizin güvenli sinesine kavuşacağı için. .." (Martin'in fırtınalarla dolu yaşamını okurken, arka planda ve beynimin kıvrımlarında dolaşan muazzam şiirin şairi ~Swinburne~ selâm olsun ) Merhabalar sevgili kitap dostlarım. Mavi deniz adamının hazin hikâyesinin sonuna gelmiş bulunmaktayım. Yorumuma, metnin otobiyografik özellikleri ağır basan bir metin olduğunu belirterek başlamak istiyorum. Zirâ London, kendisine sorulan bir soru üzerine: "Martin Eden için neden biraz üzülmeyeyim? Martin Eden bendim." demiştir. Bu îtiraf üzerine epey düşündüm diyebilirim. Metni okuyanlar ve Jack London'ın yaşamı hakkında fikir sahibi olanlar, London ve Eden'ın sonlarının da benzer olduğunu bilir. ( Ezcümle: Belki de yıllar evvel planlanmış bir sondur London'ınki. .. ) Kanımca, London veya Eden fark etmeksizin ikisinin de kabul ettiği gerçek, dünyanın onlardan daha güçlü oluşuydu. Dünyanın gücüne karşı, gerçekte hiçbir şeyleri olmayan kendileri dışında karşı çıkacak hiçbir şeyleri de yoktu. Kendilerine boğulma izni vermedikleri sürece, onlarda birer güçtü. Ve güçleri, ~dünyanın gücüne karşı koymak için sözlerin gücüne sahip oldukları sürece~ korkunçtu. .. Böylesine bir güçle daha neler neler yazılırdı diye düşünmeden edemiyorum. Ben de sırf bu yüzden, onlar için, kendi adıma ve dünya edebiyatı adına neden üzülmeyeyim ki? #edebiütopya Eden'ın hazin hikâyesine gelince: Esas kızımız Ruth, aristokrat bir ailenin eğitimli, güzel ve zengin kızıdır. Martin ise Ruth'un tam tersi yoksul, eğitimsiz, serseri fakat oldukça cesur bir deniz adamıdır. Kader ağlarını örer, bir şekilde karşılaşırlar ve birbirlerine âşık olurlar. İlk zamanlar aralarındaki sınıf farkını her iki taraf da önemsemez; zirâ Martin, Ruth'la tanışır tanışmaz Ruth'a ve aristokrat çevresine lâyık olmak adına insanüstü çaba sarf eder. İlk iş olarak, aralarındaki entelektüel uçurumu kapatmak adına, denizcilikten kazandığı tüm parayı kitaplara harcayarak okur, okur, okur. .. Okudukça ufku açılır ve kelime haznesi genişler. Artık tek amacı iyi, tanınmış ve zengin bir yazar olmaktır. Daha sonra gece-gündüz hiç durmadan yazar, yazar, yazar. .. Yazdıklarını çeşitli dergi ve yayıncılara gönderir, lâkin yazıları bir türlü kabul görmez. Ruth, redlerin ardından Martin'e olan inancını yitirir ve zamanla ailesi gibi düşünmeye başlar. Martin'e yazarlık macerasının beyhûde bir çaba olduğunu söyler ve yazmayı bırakmasını, zengin babasının yanında işe başlamasını teklif eder. Martin bunu kabul etmez; Ruth da Martin'i terk eder. Her şeye rağmen yılmadan yazmaya devam eden Martin'in nihâyet şans yüzüne güler. Güler gülmesine de, bu durum, Martin'i mutlu etmediği gibi aksine eskisinden mutsuz eder. Zirâ gerçekte onun istediği zenginlik, şan-şöhret değildir; onun istediği yalansız-çıkarsız-saf sevgidir. Martin'e her gün "boş yere çabaladığını hissettiren" Ruth'un sevgisi, böyle bir sevgi değildir. Bu gerçeğin farkına varan Martin, terk edilmeyi hazmedemez ve her şeye-herkese olan inancını kaybederek hayâta küser. Tek bir gerçek hariç, onun gözünde her şey ve herkes sahtedir artık! Metin, aşkın sosyolojisi-psikolojisi- felsefesiyle harmanlanmış hârika bir edebiyat metni.Okudukça sosyalizmden bireyciliğe (Nietzsche-Marx-Spencer minvalinde) İşçi sınıfından burjuvaziye, avamdan havasa (çatışma/diyalektik/eleştiri), vâroluşcu felsefeden saçma felsefesine (öz, hakîkat arayışı-varoluşsal sorunlar-absürdizm-intihar minvalinde) öğrenilmiş çaresizlikten İçselleştirilmiş yoksulluğa kadar oldukça zengin bir içeriğe sahip. #edebiütopya
Martin Eden
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202391,6bin okunma
·
15 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.