Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

104 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
21 saatte okudu
Kitabın adı konusunu en net şekilde özetliyor zaten. İlk bölümde ölüm haberinin arkadaşları tarafından alınışıyla başlıyoruz. Tuhaftır ki -en azından bana öyle geldi- İvan İlyiç'in ölümü ilk olarak "İyi ki ölen ben değilim, o." düşüncesiyle karşılandı ve ardından yerine göz koyuldu. Hatta en yakın arkadaşı sırf toplumda alışılagelmiş bir davranış olduğundan taziyesini yaptı, sonrasında eğlence gecesine devam etti. Bu şaşkınlığı attıktan sonra kitabın kalanında İvan İlyiç'in küçük bir biyografisine değiniyoruz, kah üzülerek kah acıyarak. "Hayatı olması gibi yaşadım mı?" düşüncesi yiyip bitiriyor içini İvan İlyiç'in. Hastalığın kapıya dayanması ve ölümün haberini vermesi psikolojik olarak çok değiştiriyor onu. O kibar, alttan alan, karısının kaprislerini bile duymazdan gelip kendini işine adayarak bu işten en zararsız şekilde çıkan karakterimiz ölüm korkusuyla hırçınlaşıyor, kendini değersiz görüyor, hatta çevresindeki herkesi rahatsız ettiğini düşünüyor. Her "ölüm" temalı düşüncesinde "Daha nasıl yaşayabilirdim ki bu hayatı? Nasıl yaşanması gerekiyorsa öyle yaşadım? Yaşamadım mı yoksa, yaşadım, yaşadım." ikilemlerini görüyoruz. Bir yandan ailesinin de onun her geçen gün görmezden gelişini, hasta yatağındaki adamı bırakıp tiyatrolara, eğlenmelere gidişlerine de şahitlik ediyoruz. Aslında kitabın çoğunda İvan İlyiç'in ölüm yolunda olanları işliyoruz. Dili itibariyle oldukça sade, süssüz Tolstoy gene toplumun değerlerine değiniyor, bilhassa ölüme. Bazen uzun cümleler beni tekrar cümlenin başına itti daha iyi kavramam için. Bu da orijinal halden mi çeviriden mi kaynaklanıyor bilmiyorum. Bir gününüzü alacak, bir çırpıda bitirilecek, bitirdikten sonra da kendini düşündürtecek kısa bir roman. Tolstoy her zaman tavsiyemdir.
İvan İlyiç’in Ölümü
İvan İlyiç’in ÖlümüLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201945,2bin okunma
·
10 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.