Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

80 syf.
·
Puan vermedi
Selam️ Fyodor Dostoyevski “Uysal Kız”.. Fantastik Bir Öykü Bu cümleyi sayısız kez kurdum “Dostoyevski” benim aşık olduğum ilk adam. Tamam öncesinde 6-7 yaşıma kadar Erol Evgin’e bazı hislerim olmuş olabilir. “ama onun saçı peruk” denilene kadar. (Buz gibi soğumuştum) Lakin sonrasında, karşı cinste beni etkileyen şeyin, o perukla birlikte evrim geçirdiği bir dönem geldi, 13-14 yaşımda “akıl, mizah duygusu, zeka, tesirli ve yerinde cümle kurabilme kabiliyeti vs vs”. (Biliyorum hiç ortam yok, Evginden Dostoyevskiye) Zaman geçti, ben büyüdüm, ben yaşlandım, Dostoyevski ile arama yıllar, başka yazarlar girdi, ama gönlümdeki yeri değişmedi. Tutkumun ona yönlenmesi de garipti, çünkü hem çağdaşı hem de hep kıyaslandığı Tolstoy’u da aynı yıllarda tanımış, okumuş, böyle bir hassasiyet geliştirmemiştim. Dostoyevski tıpkı Tolstoy ve Gogol gibi 1800’lerin başlarında Rusya’da dünyaya gelir. Alkolik ve katı dindar, eski ordu cerrahi babası, yoksullar hastanesinde görev yapmaktadır. Çocukluğu, yoksul hastaları dinleyerek, sert baba figürü ve hasta anne tesirinde geçer. Eğitim hayatının ardından, askeri mühendis olarak görev alır ama, ütopik sosyalizme duyduğu sempatiyle birlikte, devlet karşıtı komploya karışmak iddiasıyla mahkum edilir. İdam cezası son anda durdurulur ve cezası 4 yıl kürek, 4 yılda adi hapse çevrilir. Eserlerinde farklı formlarda karşımıza çıkan, baba motifi, ölüm korkusu, yoksulluk, Tanrı problemi gibi birçok şey, çocukluk ve ilk gençlik yıllarının tesiridir. Aristokrat ve kültürlü bir aileden olan Tolstoy’un aksine, yoksulluğun içine doğmuş, yoksul olarak da ölmüştür. Dünya literatüründe etki ettiği yazarların çokluğu, kumara olan düşkünlüğü, bir dönem sadece kumar parasını karşılamak için çalakalem yazmasıyla da ünlü olan Dostoyevski; varlığın içine doğmuş, yazdıkları ve yaşamıyla bana göre bir türlü paralel noktaya gelememiş Kont Tolstoy’la kıyasa gidildiğinde, bu terazinin entelektüel ve parlak tarafı Tolstoy olmuş, Dostoyevski hep daha kaba saba, daha avam taraf olarak kalmıştır. Görece halktan kabul edilen Dostoyevki ve aristokrasinin gözbebeği Tolstoy’u etkileyen ortak bir isim vardır, o isim de “Gogol”dur. Uzun öykü türündeki eseri, yazarın; hikâyenin gerçekçiliğine rağmen “fantastik” olarak adlandırırmasının sebebi, yazım biçimi. Anlatıcının yalpalayan düşünceleri, anıları, kimi yerde kendi kendine konuşmalardan ibaretken, kimi yerde ise görünmez bir dinleyiciye (okuyucuya) hitap ederek ilerler. Birkaç saat içinde tüm öyküyü, karşısında anlatımlarını kağıda döken biri varmışcasına aktaran baş karakterin öyküdeki bu zaman akışının ve biçiminin müsebbibi, Dostoyevski’nin Hugo hayranlığıdır. Victor Hugo’nun “Bir İdam Mahkûmunun Son Günü” adlı eserinde de, böyle bir yöntem kullanılmış, mahkûmun son günü, hiçbir ayrıntı atlanmaksızın nakşedilmiştir. (Küçük not; Hem Hugo, hem de Dostoyevski Türkleri pek sevmez) Teyzelerinin yanında yoksulluk içinde sığıntı olarak yaşayan 16 yaşındaki bir genç kız ile asker eskisi, rehinci dükkanı işleten, 41 yaşındaki bir adamın evliliğinden doğan dram (yaş farkı eleştiri kaldıracak bir durum değil, dönem itibariyle kadınların kendilerinden yaşça çok çok büyük erkeklerle evlenmesi, ne hikâyeye, ne de coğrafyaya özel değil, evrensel gerçekler) Alıntı; “Elbette ilk zamanlarda mağrurca, “Dadı, seyahat edebilir, koşullarınızı mektupla bildiriniz” diye elinde avucunda ne varsa vererek yayımlattığı ilanlar, daha sonra, “Her şeyi yaparım; ders veririm, refakat ederim, ev işi yaparım, hasta bakarım, dikiş dikerim” şekline döndü. Kuşkusuz bütün bunlar yayımlanan her ilana çeşitli tavizlerle ekleniyordu, en sonunda bıçak iyice kemiğe dayandığında “ücretsiz, karın tokluğuna” bile eklendi.” (Sayfa 16) (Ah kimsesizlik, ah yoksulluk) Teyzesinin zulmü altındaki genç kız, ailesinden kalan değersiz (sadece kendi için değerli) eşyaları rehine verip, ilanlarla iş aramaya çalışır. Rehinci de çarçabuk durumu anlar ve onunla aynı hızda evlenir. Kızın ölümünün ardından, onun ölüsüyle aynı odada bir gece geçirirken, birlikteliklerinin ayrıntılarını düşünür, anılara dalar, kimi zaman da okura kendini savunur. Çelişkilerle dolu, vicdan yüküyle ağırlaşmış satırlar, ölünün ardında kalan eşin, kendiyle de yüzleşmesidir. Alıntı; “ben kötülük yapmak isteyen bütünün iyilik yapan parçasıyım...” Goethe’nin Faust adlı eserinden, Mephistopheles karakterinin cümlesini, rehinci kendini tanımlarken kullanır. Ona göre varlığı genç kız için lütuftur. Bu hali de evlilikleri boyunca korur, uçuruma giden yolu asla görmez, görse de kabul etmek istemez. Alıntı; “Cennet benim içimdeydi, onu ayaklarının altına serecektim. Ama sen beni sevmedin.” (Sayfa 76) Sevdiğine sevdiğini gösterme aczindeki adamın, sevilen öldükten sonraki serzenişi. Ne kadın, ne erkek karaktere hoyrat eleştiriler yapamıyorum, her ikisi için de hüzün, yalnızlık, yoksulluk, sevilme arzusu, kendini ifade edememe hali, kişiliklerinin birer parçasıydı. Rusların filozofları yok “Dostoyevski ve Tolstoy’ları var” derler, ki bence doğru derler. Anlatılan öykü basitmiş gibi görünse de, içindeki derinlik ve felsefe yadsınamaz nitelikte. Elbette çok severek tavsiye listeme ekledim. Saygılarımla.. Sevgim üzerinize olsun
Uysal Kız
Uysal KızFyodor Dostoyevski · Can Yayınları · 20238,2bin okunma
·
211 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.