Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Gönüllü Kulluk
Köpek, Kafka’nın birçok romanında, gönüllü köleliğin, hiyerarşik üstlerinin ayakları dibine yatıp efendilerinin sesine körcesine itaat edenlerin davranışının alegorik figürüdür. Örneğin Dava’da avukat Huld “mahkeme karşısında tamamen köpeksi bir aşağılık tavır sergiler.” Aşağı hiyerarşik mertebedeki tüccar Block, Huld’un karşısında diz çöker ve iğrenç bir köle tavrı sergiler: “O bir müşteri değil, avukatın köpeğiydi. Eğer avukat ona bir yuvaya girer gibi yatağın altına girip havlamasını söylese sevinçle yapardı.” Oysa, romanın son bölümünde Josef K.’nın tavrı kökten değişir. Direniş gösterme yönünde kısa bir kararsızlığın ardından –“daha öteye gitmeyeceğim”–, komşusu Bayan Bürstner’in esrarengiz bir şekilde uzaktan belirmesiyle birlikte, her türlü direnişin nafile olduğu sonucunu çıkartır ve cellatlarına yaltaklanır, yani onların hedefleriyle “kusursuz uyum” içinde davranır. Yalnızca kaderine boyun eğmekle kalmaz, cezalandırılmasında aktif işbirliğine de hazır görünmektedir. “Görev”i olarak –yani silahı eline almak ve kendi infazını gerçekleştirmek– kabul ettiği şeyi yerine getirememesi gücü yetmediğindendir. Bununla birlikte, cellatlar bıçağı kalbine saplarken, ruhunu teslim etmeden önce şunları söylemeyi başarır: “Bir köpek gibi.” Ve romanın son cümlesi bir yorumdur: “Sanki bunun utancının kendisinden sonra da yaşaması gerekiyordu.” Hangi utanç? Kuşkusuz ki “bir köpek gibi”, yani boyun eğerek, (terime Étienne de La Boétie’nin verdiği anlamda) gönüllü kölelik durumunda ölmenin utancı.
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.