Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

SEÇKİNLERİN KARDEŞLİĞİ: KRALLAR KULÜBÜ Kraliyet Diplomatik Heyeti Şafağın ilk ışıkları doğudan yükselirken, ana kapının dışında top­lanan kalabalık kente girmeye hazırlanıyordu. Resmi görevliler, vlet adamlarına özgü cübbeleri kuşanırlarken, maiyetleri çadır­larını ve seyahatte kullanılan diğer teçhizatı topluyorlardı. Heyete eşlik eden askerler sıraya giriyor ve sunulacak hediyeler zarar gör­mediklerinden emin olunması için son bir kez kontrol ediliyordu. Uzak güney diyarından başlayan ve haftalar süren seyahat sona er­mek üzereydi. Heyettekiler kentin ana kapısına uzanan dik rampa­nın başında sabırla bekliyorlardı. Açılmış ağızları ve dışarı fırlayan dilleriyle adeta sessizce kükreyen, iki aslan heykelinin arasındaki kapı hala kilitlidir. Ancak kısa süre sonra içerinden bir görevli gelir ve önceki akşam kapı kapandığında takılan mührü inceler. Mührün kırılmadığından emin olunca sürgüyü açar. Ziyaretçiler, Mısır'dan başlayan uzun ve tehlikeli güzergah boyunca kendilerine eşlik eden ve hem heyettekileri hem de değerli hediyelerin bulunduğu sandık­ları koruyan silahlı muhafızlarla birlikte içeriye kabul edilirler. He­yet, Mısır firavunu II. Ramses'in elçileridir. Hattuşa'ya Ramses'in kardeşi Hitit kralı ve ailesinin diğer üyeleri için gönderdiği mek­tupları ve hediyeleri taşıyorlardı. Majesteleri III. Hattuşili, kentin akropolisinde bulunan sarayına dek elçilere eşlik etmesi için saray muhafızlarını göndermişti. Ramses'in baş temsilcisi sarayda onun huzuruna çıkacaktı. Kapıdan geçince, bir dizi başka surla çevrili kentin aşağı kısmı­na dek uzanan yamaçlarda sayısız kerpiç ev görülür. Kraliyet sarayı, bu surların içerisindeki platodadır. Yakın zamanda yeniden alçıyla kaplanan surlar sabahın ilk ışıklan altında parıldamaktadır. Kralın muhafızları, firavunun adamları için yolu açar. Seyre dalan kala­balığın arasından onlara kraliyet sarayına dek eşlik ederler. Saraya giren elçiler bir dizi avludan geçerek merdivenlerden çıkar ve uzun sütunlu bir salona ulaşırlar. Salonun sonunda bir taht vardır. Bura­da, firavun adına Hatti Büyük Kralı' na saygılarını sunacak ve ona Mısır'daki kardeşi tarafından gönderilen mektupları ve hediyeleri takdim edeceklerdir. Bir süre daha bekletilirler. Kral, hususi dairesinden henüz çık­mamıştır. Bu gecikme sayesinde kralın maiyeti, sarayın diğer ta­rafına koyulan hediye sandıklarını incelerler. Sandıklar açılır. Her şeyin yerli yerinde olduğundan emin olmak için içindekilerin en­vanteri hazırlanıp kil bir tablete kaydedilir. Altınlardan bir kısmı alınarak eritilir ve saf olup olmadığı kontrol edilir. Tüm hediyelerin muhatabına layık olup olmadığı denetlenir. Bir kraldan diğer krala gönderilen diğer diplomatik heyetlerin taşıdıkları eşyalar göz önüne alındığında, envantere alınan hediyeler arasında fıldişinden yapıl­mış mobilyalar, incelikle işlenmiş fildişi taraklar, gümüş kozmetik kutuları, tören silahlan, öküz biçimli yağ şişeleri, dizinde bir bebek oturan gümüşten yapılmış maymun gibi özel ve yeni parçalar, bol miktarda kumaş ve en iyi kalite elbiseler ve büyük altın külçeleri bulunurdu. Görevlilerden biri her şeyin yolunda olduğunu söyledi. Tüm eşyalar sandıklardan çıkarılarak halka veya en azından sarayın ayrıcalıklı üyelerine gösterilecekti. Kralın görkemli bir şekilde salona girme zamanı gelir. Kraliçe de krala eşlik eder. Her ikisi de, kralın temsilcilerine karşılamaya uygun törensel kıyafetlerini giymişlerdir. Firavunun heyetinin başı, kral ve kraliçenin huzuruna çağrılır ve kendisine konuşma izni veri­lir. Elçi Akadca konuşur, kralın yanındaki tercümanlar konuşmayı Hititçeye çevirirler. Daha sonra elçi firavundan Hitit kralına yazıl­mış olan ve her ayrıntısını belleğine kazıdığı bir mektubu ezbere okur. Kralın katiplerinden biri, elçinin söylediklerini, Akadca yazıl­mış tablete bakarak özenle kontrol eder. Böylece ezberden okunan metinle, mektuptaki metinin kelimesi kelimesine aynı olduğundan emin olur. Eğer iki metin arasında farklılık varsa, elçi yalnızca işini değil kellesini de kaybeder. İki Büyük Kral arasındaki önemli dip­lomatik yazışmada, çeviriden kaynaklı yanlışların asla yapılmama­sı gerekir. Krallıklar arasındaki iyi ilişkiler büyük ölçüde ülkelerin efendilerinin iletişim konusunda her şeyi iyi yapmalarına bağlıdır. Firavunun mektubu alışıldık formalitelerle başlar. Krala, aile­sine, çocuklarına, tebaasına ve hayvanlarına selamet ve sağlık dile­nir çünkü heyetin asıl konuya girmeden önce diplomatik bir giriş yapması gerekir. Mısır'da bulunan küçük bir metin parçası dışında III. Hattuşili ve II. Ramses dönemlerinde Hitit ile Mısır saraylarıarasındaki haberleşmenin tamamı Hitit başkentindeki arşivlerdebulunmuştur. Genelde parça parça olan bu arşivler, Ramses ve ai­lesinin diğer üyeleri tarafından Hattuşili'ye ve başta eşi Puduhepa olmak üzere ailesinin diğer üyelerine gönderilen mektupları içerir.Gerçekten de Puduhepa ve Ramses birbirlerine doğrudan mektupyazmışlardı. Ramses genelde Hattuşili'ye hitap ettiği mektuplarınkopyalarını da Puduhepa'ya gönderirdi. Bu mektuplar, iki kral ara­sında imzalanan meşhur antlaşmanın tarihi olan MÖ 1259'dan önceve sonra yazılmıştır. Bunun dışında mektuplarda Ramses ve Hattuşi­li' nin kızlarından birinin evlilikleri tartışılmıştır. Aynca Hattuşili' nin Mısır ziyareti de söz konusu olmuş ancak gerçekleşmemiştir.İki kral arasındaki resmi barışa rağmen gönderilen mektuplar her zaman sıcak değildi. Şimdi saraya dönelim ve mektubu dinleyelim. Giriş kısmındaki hoşbeş sona erdikten ve asıl konuya girildikten son­ra Hatti Büyük Kralı, soylu kardeşinin tercüme edilen ve kendisine okunan sözlerini dikkatle dinler. Belli ki bazı sözlerden hoşlanmaz. Kaşlarını çatar ve aynı memnuniyetsizliği hisseden Puduhepa'ya bir bakış atar. Soylu kardeşi gerçekten de böyle bir şey demiş olabilir mi? Konuşmanın kil tabletteki kopyasını kontrol eden katibe bakar. Katip, elçinin sözlerinin mektubun yazılı versiyonuyla birebir uyuş­tuğunu başıyla onaylar. Kral, soylu kardeşine yazacağı uygun yanıtı kafasında tasarlar. Kraliçe de aynısını yapar! Kitabın birçok yerinde mektupların değindiği önemli devlet işlerinden ve mektuplarda ya­zanların muhatapları hoşnut veya hoşnutsuz kıldığından bahsettim. Bir bakın bakalım böyle kaç tane metin bulabileceksiniz. Her şey bitince firavunun heyeti yurda dönüş için kralın iznini beklemek zorundadır. Hem kral hem de kraliçe fıravuna yanıt yaza­cak ve mektuplar uygun hediyelerle birlikte kralın Mısır Deltası' oda yer alan başkent Pi-Ramses'e gönderilecek heyete teslim edilecekti. Krallar Kulübü Hattuşili ve Ramses Krallar Kulübü adını verebileceğimiz bir kulü­bün üyeleriydi. Bu gerçekten de bir kulüptü. Kulübün yalnızca dört üyesi vardı ve hiçbiri gerçek anlamda birbirleriyle görüşmemişlerdi. Ancak birbirlerinin saraylarına düzenli olarak gönderdikleri diplo­matik heyetler, ülkeleri arasındaki yolculukların haftalar ve hatta aylar sürmesine rağmen, kralların görece yakın temas kurmalarını sağlıyorlardı. Kulübe üye olmak için dönemin Büyük Krallarından biri ol­mak gerekiyordu. Hitit metinlerinde 'Büyük Kral' terimi Sümerce logogramlar olan GAL ('büyük') ve LUGAL ('kral', sözcük anlamı 'büyük adam') ile temsil edilirdi. Tunç Çağı'nda Yakındoğu'da çok sayıda LUGAL (kral) vardı çünkü bu terim aynı zamanda büyük güçlerden birine bağlı olan bir dizi küçük krallığın hükümdarları için kullanılıyordu. Ancak LUGAL unvanına GAL unvanının ek­lenmesi son derece seçkin bir zümreye mahsustu. Hattuşili ve Ram­ses' in zamanında dört Büyük Kral vardı: Hatti, Mısır, Asur ve Babil. Asur ve Babil topraklan sırasıyla Mezopotamya' nın kuzeyi ve güne­yinde yer alıyordu. Üyeliğe kabul ancak diğer kralların da kulübe üye olmak isteyen kralı Büyük Kral olarak tanımalarıyla gerçekleşir­di. Daha sonra ona Soylu Kardeşim diye hitap ederlerdi.
·
33 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.