"Paşa'nın bu nutku salonu yerinden sökecek kadar kuvvetli ve sürekli bir surette alkışlanmıştı. Nutkun sonundaki duayı, padişahlık ve hilafet müessesesi hakkındaki temenniyatı belki garip bulursunuz. O zaman ben de aynı hissi duymuştum. Hatta, kongre akşamı Paşa'ya : - Paşam, nutkunuzun sonunu müftü efendinin duası gibi bitirdiniz .. Dedim. Bu tarz konuşmamı hoş gördüğü için sadece güldü ve : - Maksadını anlıyorum, anlıyorum amma, şimdi vazife miz halkı, vatanı ve esir Padişahı kurtarmaya, inandırmaktan ibarettir. Cevabını verdi ve.. ilave etti : - Zamanında hiç bir şeyi kaçırmamak ve zamansız hiç bir şeye uzaktan yakından tevessül etmemek başlıca dikkatimizi teşkil etmelidir. Paşa, muhakkak ki haklı idi. Ve milletin psikolojisi ancak bu tarzda çalışmayı emrediyordu. Yalnız Erzurum kongresinde değil, onu takip eden uzun ve malum safhalar içinde dahi Padişah ve Halifeye dua etmek, onun esaretten kurtalmasını dilemek bir zaruret ve hatta muvaffakıyet şartı bulunuyordu."
Erzurum'dan Ölümüne Kadar Atatürk'le Beraber - Mazhar Müfit Kansu