Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

"Devlet Nasıl Yönetilmeli"ye Bir Örnek
Ömer bin Abdülaziz'in İlk İcraatları: Kendisinden önceki Süleyman bin Abdülmelik, yazılı vasiyet bırakarak onu Halife tayin etmişti. Halife ölünce vasiyeti okundu, okunan vasiyette adı Halife olarak anılınca itiraz etti. Bir önceki Halife'nin tayiniyle seçilmiş olmayı Müslümanların iradesine saygısızlık gördü. Cemaatin önüne geçip, omzuna konan bu görevi kabul etmediğini, kendi liderlerini kendilerinin seçmelerini dillendirdi. Ulema ve ileri gelenler, onu seçtiklerini, görevi kabul etmesi gerektiğini ısrarla beyan ettiler. Bunun üzerine, otuz yedi yaşında Müslümanların on ikinci halifesi olarak ayağa kalktı. Emevi Camiinde ilk konuşmasını yaptı. Allah'ı ve ahireti anlattı. Kimsenin kendisinden bir iltimas beklememesini tembihledi. Kendisi de ağladı, oradakileri de ağlattı. Müslümanlar onlarca yıl sonra, Medine havası estiren bir ortam gördüler. O günkü tarihi bilgileri aktaran İslam âlimi Reca, o konuşma esnasında mescidin duvarları da ağlıyor mu diye baktığım oldu, demektedir. Bu konuşmadan sonra evine çekildi. Hanımı Fatıma'ya ziynet eşyalarını, takılarını getirmesini emret- ti. Hanımı onları ne yapacağını sorunca da, ümmetin başındaki bir lider olarak, günlük ihtiyaçtan fazla bir malı zimmetinde tutamayağını, sözünün tesirli olması için önce evindeki dünyalıkları feda etmesi gerektiğini söyledi. Evinde ne kadar altın ve benzeri değerli eşya varsa tamamını hazineye aktardı. Önceki Halifeler tarafından kendisine bağışlanan arazileri, mülkleri hazineye geri verdi. Babasının satın aldığı bir evi -devlet adamının satın almasında muhakkak baskı vardır endişesi ile- sattı, parasını hazineye aktardı. Üzerinde kayıtlı hiçbir mülk-arazi bırakmadı. Kuralları başkalarına uygulamadan önce kendi üzerinde uygulamayı tercih etti. Henüz Halife seçildiği günün akşamında, İslam topraklarında zulüm estiren valileri tek tek görevinden aldı. Yerlerine ilim ve takvaları ile meşhur olmuş yeni valiler atadı. Ümmetin serveti üzerine çullanan ve her biri saraylar sahibi olan Emevi ailesinin bireylerinin ellerindeki varlığa el koydu, devlet malı olarak hazineye devretti. Yıllarca prens olarak yaşayanlan çobanlarla aynı safa koydu. Önceki Halifeler döneminde Halifeler, bahşişler, ikramlar dağıtırdı. İlk konuşmasında, sadakaya muhtaç olanların dışında kimsenin devletten bir şey alamayacağını ilan etti. Dediğini de yaptı. Göreve gelişinin birinci gününde evine dönmesi için hazırlanan bineklere binmeyip, katırını getirmelerini emretti. Kendisi için hazır bekletilen korumalar ve teşrifatçıların görevine de son verdi. Sınırsız yiyip içmeye, emretmeye alışmış Emevi ailesinin diğer bireyleri, önlerinin tıkandığını görünce onu farklı yollarla tehdit ettiler. Sonunda halası huzuruna çıkıp: 'Senin için tehlikeli işler yapmalarından çekinmiyor musun?' diyerek onu uyarmak istedi. Halasının, dinleyeceği cevabı, menfaati kaybolanlara aktaracağını bildiği halde ona şu cevabı verdi: "Kıyamet günü dışında hangi günün tehlikesinden korkuyorsam Allah beni o tehlikeden korumasın!" Ömer bin Abdülaziz'in otuz yedi yaşında Halife olarak yönetip adaletle nurlandırdığı topraklarda bu gün otuzdan fazla ülke vardır. Gelişmiş teknolojilere, sözde ilerlemiş uygarlıklara, bitmez tükenmez yeraltı ve yer üstü servetlere rağmen bu topraklarda hala adalet yoktur. Huzurlu tek bir hafta, neredeyse yok gibidir. Ömer'in otuz ayda yaptığını hayallerine bile sığdıramayacak kadar fikir ve düşünce fukaralığı yaşanmaktadır. Ömer'in bir iki satırlık mektupla yapabildiğini mücehhez ordularıyla, kurulu düzenleriyle yapamadılar. Nerede on üç asır önceki Ömer bin Abdülaziz, nerede modern dünya?
Sayfa 143 - Beşinci
··
120 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.