Gönderi

Paşam diss attı :))
Çankaya'da akşam yemeklerinde birkaç defa: - Bu Mazhar Müfit yok mu, kendisine Erzurum'da tesettür kalkacak, şapka giyilecek, Latin hurufu kabul edilecek dediğim ve bunları not etmesini söylediğim zaman defterini koltuğunun altına almış ve bana hayalperest olduğumu söylemişti. Demekle kalmadı, bir gün mühim bir ders de verdi. Şapka inkılabını kabul etmiş olarak Kastamonu'dan dönüyordu. Anka­ra'ya avdet ettiği anda otomobille eski meclis binası önünden geçiyor, ben de kapı önünde bulunuyordum. Manzarayı görünce gözlerime inanmadım. Kendisinin ve yanında oturan Diyanet İşleri Reisinin başında birer şapka vardı. Kendisi neyse ne? Fakat, kendisini karşılamaya gelenler arasında bulunan Diyanet İşleri Reisine de şapkayı giydirmişti. Ben hayretle bu manzarayı seyrederken, otomobili durdurttu, beni yanına çağırdı ve birden: - Azizim Mazhar Müfit Bey, kaçıncı maddedeyiz? Notlarına bakıyor musun? Deyiverdi! Bu bir latifeydi, fakat, mahcup eden bir latife. Ve hakikaten bu büyük adam geceleri gündüzlere katarak düşünmeyi, milli bünyenin tahammülünü bilmiş, her şeyin zama­nını hesaplamış ve zamanı iradesine râm edebilmişti Benim o gün hayal ve masal diye karşılıyarak not ettiğim her madde, zamanla birer hakikat abidesi olarak karşımda bütün endamı ile boy gösteriyordu!
Sayfa 132 - Türk Tarih Kurumu
·
4 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.