Spoiler olabilir.
Kurgusu sizi içine aldıktan sonra manga okumak da bir bağımlılığa dönüşebiliyor. Manga okumak çok güzel. Bence herkes denemeli.
Yakusoku no Neverland'ın ilk animesini izleyip çok beğenmiştim. Mangasını okumayı düşünmüyordum. Fakat delicesine merak ettiğim halde 2. Sezon henüz çıkmayınca birazcık okumaya başladım. Tabi manga okuma alışkanlığım pek olmadığından devam etmedim. Ta ki ne kadar zevkli olduğunu fark edinceye kadar.(FMA sağolsun. Hatta şeytanlarla ilgili bir kısım ona çokça benzediğinden okurken baya bir andım.)
O sıralar takip ettiğim iki anime vardı. Çizimleri yönünden baktığım zaman Kimetsu No Yaiba müthişken Yakusoku no Neverland çok yavan kalıyordu. Konu yönüyle ikisi de güzel olsa bile benim gönlüm çizimlerine rağmen hep bu animeden yana oldu.
Mangasına gelecek olursam:
Baştan sona tutarlı ve okuyucuya vermek istediği mesajı net bir şekilde veriyor. Güzel şeyler aşılıyor. Sevgi, aile, mücadele ve en önemlisi umut. Pes etmemeyi, her zaman bir çıkış yolunun bulunacağını söylüyor. Yeter ki inanalım, çabalayalım. Bu yönüyle gözlerimi dolduran bir seriydi. En çok Emma'yı sevdim. Kin tutmayan, affetmeyi bilen, birçok soruna rağmen ayakta kalan, ne istediğinin farkında olup kendinden taviz vermeyen, her daim ümit eden insanlara ihtiyacımız var. Belki çoğu insana ütopik gelebilir böyle iyi olması ama değil. Olması gereken bu. Bence.
Sistem eleştirisi olsun, kuantum fiziği olsun birçok konuyu da içinde barındırıyor.
Fakat çizimi... Sevemedim. Kötü olduğundan değil animesine kıyasla karakter çizimleri o kadar rahatsız edici değildi. Sorun göz yorması. Çizer öyle detaylı çalışmış ki. Arka plan çok dolu olmuş. Bu animede güzel bir özellik olsa da siyah beyaz olarak hoş değil. Bence gerek yoktu fazla ayrıntıya. Ama şu bir gerçek ki gece çizimlerine bayıldım. Yıldızları izlemek hoşuma gitti.
Sonuç olarak tavsiye edebileceğim hoş bir mangaydı. Keyifli okumalar.