"Bir kadının baba sevgisi açlığını hiçbir başka erkek veya vitamin hapı gideremez." Der Buket Uzuner. Öğrendiğim bir şey var ki baba sevgisi açlığı çeken kadınlar, kendilerine ufak bir ilgi ve sevgi gösteren erkeklere karşı, babasından görmediği bir ilgiyi gösteren erkeklere karşı tamamen savunmasız olurlar. Çoğunlukla gerçek sevgiyle sahte sevgiyi de ayırt edemezler. Çünkü sevgi görmemişlerdir ki! Sahte sevda sözlerine kendilerini kaptırıp içi boş hayaller kurarlar. Oysa çoğu erkeğin kendilerini elde edene kadar ağız ishali bir tavır takınıp sahte gülücükler saçtığını bilemezler. Evlilikten sonra da kabız herifin tekiyle karşı karşıya kalır, kendilerini gidecek bir limanı olmayıp okyanusun ortasında dalgalarla boğuşan bir gemi konumunda bulurlar. Artık yapacak pek bir şeyleri de yoktur aslında. Arkalarında baba denilen dağ yoktur. Tek başına yetmesi gereken o liman yoktur.
Dalgalara karşı koymaya çalıştıkça gemi daha fazla su alır. Daha fazla yıpranır. Bir de bu sallantılı ve kederli yolculuğa yeni yolcular getirirler. Bunlarla beraber yük daha da fazla artar. Gün gelir artık yük, taşıyamayacak kadar ağır hale gelir. Kadın artık bu güvensizlik denizini terketme kararı alır. Erkek kızar bu duruma, gururu incinir, şaşırır. Nasıl olur da bu kadar basit elde ettiği bir kadın onu bu kadar çabuk terkedebiliyordur? Hırsı ve gururu kadına şiddet halini alır. Artık ipler kopmuş, deniz köpürmüş ve fırtına başlamıştır. Gemiye aldıkları yeni yolcularıysa umutlu bir gelecek beklemez.
Şiddet, paranoya ve takıntı halini alır. Ve çoğunlukla bu durumda hiçbir suçu olmayan ve en masum kişi olan kadın kurban edilir. Oysa bunun nedeni derinde yatan basit bir durumdur: " Bir babanın öz kızına göstermesi gereken sevgiyi, vermesi gereken güveni verememesi "
Çünkü babasından o sevgiyi gören kadın bilir seven gözlerdeki ışıltıyı. O katıksız sevgiyi farkeder. Kanmaz her gözünün içine bakıp sevgi sözleri eden bir erkeğe. Çünkü sevgiyi anlatan gözlerin samimiyetini babasından öğrenmiştir. Seveceği kişiyi, kendisini de sevecek kişiyi babasının bu samimi bakışlarından tanır. Kadın, seveceği erkekte babasının gözlerini arar!
Kadın şiddetinin en büyük ve en derinde yatan nedenlerinden birinin bu olduğunu düşünüyorum. Çözümünün de ne Istanbul Sözleşmesi ne de bu şiddet uygulayan mahlukların idam edilmesi olmadığını düşünüyorum. Çözüm, çocuklarını sevmesini bilmeyen babaların öldürülen bir kadın haberi duyunca hakaretler yağdırması ve "biz kızlarımızı Bu devirde nasıl koruruz?" deyip suçu çağa atması da değil çok daha basit ve etkili bir şey: öz çocuklarına göstermeleri gereken sevgiyi göstermek! Sadece bu. Çünkü tüm kız çocuğu olan babalar bilmeli ki kızlarının öncelikle istediği şey sevilmektir. Sevildiğini hisseden kızlar zaten güvende de hissederler. Buna inanıyorum ki bu, kadına şiddeti önemli ölçüde azaltacaktır. Kadına şiddetin tek nedeninin bu olmadığını ve kadınların yabancı erkekler tarafından da öldürüldüklerini biliyorum ama evliliklerdeki şiddet ve cinayetlerin en büyük nedenlerinden birinin bu olduğunu düşünüyorum.