Gönderi

Sen meyve yüklü dalları eğilmeye yüz tutmuş ağaçlar gibi ev, bark ve saadet hapsinde sin. Su bulaşmamış nilüfer gibi. Zira nilüfer suda açar ama suya bulaşmaz. Suyun içinde yetişme sine rağmen nemsiz. Ve insan! Sen, sen! Ey Tan ri'nın kendisinde nefes aldığı sen! Sen, bütün hayvanların ve bitkilerin evi olan ve onlar için yaratılmış bulunan bu bataklığın içindesin. Bü tün onların cinsinden yaratılmış olan "sen" bu görünür sen değilsin. Tıpkı nilüfer gibi, haberdar olmadığın meçhul içeriler üzerinde parıldayan bir güneşin altında bütün varlığını bir emzirici ağız yap. Bizi günbegün parça parça kendimizin kurbanı eden bu sözler, dedikodular, çağrılar, çabalar; gündelik parça parça fedakarlıklar, zek ler, düşmanlıklar, nefretler; insanı fare, domuz ve kurt gibi bir hayvan karikatürü haline getiren, dönük ve küçük düşürücü olan her şey, yere insanın kendi efendiliğini, liderliğini, izzetini, tanrılığını, Tanrının yeryüzündeki temsilcisi oluşunu anlamamasına sebep olur. O, sadece ve sadece kendisine yani "böyle bir varlık'a verilmiş olan, kendi tekelinde bulunan bu değer ve jm kanları fark etmez. Kendisini kolayca zillete sürükler, başkasına feda eder, başkasının kölesi haline getirir, hatta başkasına kolaylıkla yağcılık eder.
Sayfa 24 - Fecr yayınlarıKitabı okudu
·
5 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.