"Keder & ümitsizliğin son noktasında olan insan da dünyaya baktıkça, alemi de kendisi gibi kan ağlıyor zanneder."
Hulusi Bey ve Ahmed Bey iki yakın arkadaştır. Bir akşam buluşması sonrası eve dönememelerinden kaynaklı bir geneleve gitmeleriyle başlıyor hikaye. Mizacen Hulusi Bey'in eğlence anlayışlarından biri bu olsa da Ahmed Bey'in o taraklarda hiç bezi yoktur.
Ahmed Bey, orada Kalyopi adında, kitaba ismini de veren henüz 17 yaşındaki genç kızla tanışır & sohbet etmeye başlar.
Sohbetleri elbette ki Kalyopi'nin hayat hikayesidir. Daha önce yazarın "Çingene" kitabını da okuduğum için şunu söyleyebilirim ki klasik hikayelerin dışındaki biyografileri ele almayı seviyor & okudukça "ya, öyle şeyler de yaşanıyor. Doğru tabi ya!" vb. iç çekişlerine gömülüyorsunuz.
Ben sevdim, umarım siz de seversiniz.
İyi okumalar -.-