Reşit Galip , Türklerin en eski din anlayışlarının "ileri bir telâkki" olduğunu belirttikten sonra, İslâm'ın ana prensiplerini n Türk'ün Millî Dinine uygun olduğunu söyleyip, her iki dinî anlayış arasında bazı karşılaştırmalar yapar ve ardından Hz. Muhammed'in Türk aslından olduğunu isbatlamaya koyulur . Tezin en mühim noktalarından biri , hiç kuşkusuz ki burasıdır. B u nedenle şimdi bu konudaki delillere de yer verelim :
1. Hz . Muhammed , müsta're b Araplardandır ; yani Arabistan'a şimalden (kuzeyden ) gelen bir soydandır. Araplar ise Sâmî soyundandır. Eğer şimalden gelen soy da Sâmî olsa, onlara müsta'reb (Araplaşmış) gibi ayrı bir ırk adı verilmesi icab etmezdi.
2. Hz. Muhammed , evlâd-ı İsmail'dendir. Daha açıkçası evlâd-ı İbrahim'dendir. Hz . İbrahim Babil halkındandır. Hz . İbrahim'in yaşadığı devrin Nemrud'u , Sümer ülkesine zorla giren Sâmî soyuna mensuptu . Tezin bu bölümünde, Reşit Galip'i n Hz . İbrahim'in Sümer soyuna (1) mensup olduğunu ortaya atan birçok deliller ve vesikalar zikrettiğini söyleyen Münir Hayri Egeli , bunları aktarmayıp hemen bu muhakemenin sonuç kısmını verir : Dünyanın en büyük din prensibi koyucularından birisi olan Hz . İbrahim'in böylece Türk olduğu meydan a çıkıyor. (2)
Esasen Hz . İbrahim'in koyduğu prensipler, tesamüh, geniş düşünce ve Allah'ın birliği bakımından Türk itikadlarına da pek uygundur . Hz . Muhammed'i n evlâd-ı İbrahim'den olduğu müteaddid defalar tasrih edildiğine göre, dünyanın en büyük din yapıcısının da [Hz. Muhammed'in de] Türklüğünü kabul etmek lâzımdır. Münir Hayri Egeli , Reşit Galip'in bu sonuç önermesinin kenarına, Mustafa Kemal Atatürk'ün elyazısıyla düşülmüş bir not bulunduğunu belirtip bu notu da aktarır: Doğrudur! Ancak bütün dünya ölçüsünde ehemmiyeti âşikâr olan böyle bir tezi çok daha etraflı tedkîk etmek gerekir.
1 Sümer dili ile Türk dili arasında yapılan mukayeseli bir çalışma için bkz. Osman Nedim Tuna, Sümer ve Türk Dillerinin Tarihî İlgisi ile Türk Dili'nin Yaşı Meselesi, Ankara, 1990
2 Ne ilginçtir 'ki Hz. İbrahim 'in Türklüğü meselesi, benzeri delillere istinaden 1924 yılında İbrahim Hakkı Baltacıoğlu tarafından da bir tez olarak öne sürülmüştür. Baltacıoğlu'nun Tevhid-i Efkar gazetesinde iki gün süreyle yayımlanan makalesine binaen Tahir'ul-Mevlevî tarafından istîzâh maksadıyla bir yazı kaleme alınmış, Baltacıoğlu buna yeni bir yazıyla mukabele etmiş, ardından Yusuf Ziya Yörükan da bu konuda bir makale yazmıştır. Tevhid-i Efkârda, yayımlanan bu makaleler için bkz. İbrahim Hakkı, Hz. İbrahim, (a.s) Bir Türk'tür, 9-10 Haziran 1340; Tahir'ul-Mevlevî, İbrahim (a.s) Hakkında Bir İstîzâh, 14 Haziran 1340; İbrahim Hakkı, Hz. Sârâ Hz. İbrahim'in Nesi idi?, 19 Haziran 1340; Yusuf Ziya, Hz. İbrahim'e Dâir, 21 Haziran 1340. [Türklerin Hz. İbrahim'in soyundan geldiği iddiaları, Abbasîler döneminden beri öne sürülmektedir. Bu konudaki tartışmalar için bkz. Dücane Cündioğlu, Anlamın Buharlaşması ve Kur'an, sh. 149-154, İstanbul, 1995; 2. bas. 1997]