Dörtlüklerinin çoğu güldürdü, güldürürken düşündürdü. Şiirlerinin içeriğinin yarısı divan edebiyatı tarzında diyebiliriz: aşka, şaraba, sevgiliye övgü. Geriye kalanlardaysa, dini, Tanrı’yı, gelenekleri sorguladığı birçok dörtlüğü de bulunuyor. Benim gibi Hayyam’ı çok dindar sanan bir insan için şaşırtıcı geldi bu sorgulamaları ve şarap sevgisi. Ona göre bu sevgi, bizim tabirimizle “aşmış” insanlara özgü. Onun gibi insanlara haram kılınmadığını düşünüyor; bu konuda pek emin değilim.
İnsanlara ithaf ettiği çoğu dörtlüğü de hala geçerli. İnsanlık karakter olarak ne ilerlemiş ne gerilemiş yüzyıllar boyunca.
Kitap boyunca “Daha ne yazabilir? Daha kimleri taşlayabilir?” diyerek okudum. Taşlama sevdiğim bir tür olduğu için benim açımdan çok heyecanlıydı bu kitabı okumak. Genel olarak çok severek ve zevkle okuduğum bir kitap oldu. Sabahattin Eyüboğlu çevirisini çok beğendiğimi de eklemeliyim.