“Joker” makyajlı örümcek
keşfedildi
Yeni keşfedilen bir örümcek türünün
sırtındaki çarpıcı kırmızı-beyaz
desen, Batman’in ezeli düşmanı
Joker’in sırıtışına benziyor. Benzerlik öyle
şaşırtıcı ki örümceği tanımlayan
araştırmacılar, 2019 yapımı Joker filminde
baş karakteri canlandıran oyuncu Joaquin
Phoenix’in adını örümceğe verdiler.
İronik bir şekilde, renkli örümceğin cins
adı (Loureedia) ise punk rock şarkıcısı Lou
Reed’den geliyor. Reed, siyah giyinmesi ve
hiç gülümsememesiyle ünlü. Bilim
insanları, İran’da keşfettikleri bu yeni
örümceğe Loureedia phoenixi adını verdi.
Bu, Akdeniz bölgesi dışında keşfedilen ilk
Loureedia örümceği. İlk olarak 2018’de
tanımlanan cins, şu anda dört tür içeriyor.
Joker’in sinir bozucu sırıtışının beyaz yüz
makyajıyla tezat oluşturması gibi, erkek
L. phoenixi örümceklerinin sırtlarında
beyaz zemin üzerinde canlı kırmızı bir leke
göze çarpıyor. Ancak örümcek yalnızca 8
mm uzunluğunda olduğundan onu net bir
şekilde görmek için büyüteç gerekiyor.
Bu örümcek, müzisyen Lou
Reed’in adını taşıyan
Loureedia cinsinde
tanımlanan dördüncü tür.
How It Works 011
Loureedia örümceklerinin keşfi zor
çünkü her yıl yalnızca üç hafta boyunca yer
üstünde aktif oluyorlar. İranlı araknolog ve
taksonomist Alireza Zamani, “Bu
örümcekler hayatlarının çoğunu yeraltı
yuvalarında geçiriyor.” diyor. “Erkekler
genellikle ekim sonundan kasım ortasına
kadar dişileri avlamak amacıyla yuvalarını
terk ediyor. Yavru örümcekler de
annelerinin yuvasından ayrılıp yüzeye
çıkıyor.”
Şimdiye kadar bilim insanları sadece
erkek L. phoenixi örümceklerini keşfedip
tanımlayabildi. Bulunması daha zor olan
dişileri, erkeklerin bulunduğu yerlerin
yakınlarında aramaya devam ediyorlar.
Zamani şöyle diyor: “Yeterince zamanınız
ve sabrınız varsa gezgin bir erkeği izlemek
ilginç olabilir. Dişiyi nasıl bulacağını o
herkesten daha iyi bilir. Bu şekilde
çiftleşme davranışını gözlemleme ve
fotoğraflama şansınız da olabilir. Çiftleşme
davranışı henüz hiçbir Loureedia türü için
belgelenemedi.”
11
Güneş’ten 2,5 milyon
kat parlak yıldız kayboldu
2019’da bilim insanları, Güneş’ten
milyonlarca kat daha parlak olan
büyük kütleli bir yıldızın iz
bırakmadan kaybolmasına tanık
olmuştu. Astrofizikçilerden oluşan bir
ekip, kayıp yıldız vakası üzerine
çalışmalarını yakın zamanda
tamamladı. Sundukları olası
açıklamalar arasından sürprizli bir
açıklama öne çıkıyor: Büyük kütleli
yıldız ölmüş ve süpernova patlaması
yaşamadan kendi içine çöküp karadeliğe
dönüşmüş olabilir. Ama böyle bir yıldız
intiharının eşi benzeri yok.
Araştırmacı Jose Groh, “Yakın evrenin
en büyük kütleli yıldızlarından birinin
yavaşça karanlığa karıştığını tespit
etmiş olabiliriz.” diyor. Çalışmanın baş
yazarı Andrew Allan ise “Tespitimiz
doğruysa bu, böyle devasa bir yıldızın
hayatını bu şekilde sonlandırdığının ilk
doğrudan tespiti olacak.” diyor.
75 milyon ışık yılı uzaklıktaki Kova
takımyıldızında bulunan söz konusu
yıldız, 2001-2011 yılları arasında iyi bir
şekilde incelendi. Bu yıldız mükemmel
bir “mavi ışık değişeni” (LBV) örneğiydi.
LBV’ler, ömrünün sonuna yaklaşan ve
öngörülemeyen parlaklık değişimleri
gösteren büyük kütleli yıldızlar. Bunun
Gizemli bir şekilde kaybolan
mavi ışık değişeni
(sanatçının tasviri)
gibi yıldızlar nadir görülüyor ve şimdiye
kadar evrende sadece birkaç tanesi
keşfedilebildi. 2019’da Allan ve
meslektaşları, bu LBV’nin evrimini daha
iyi anlamak için Avrupa Güney
Gözlemevi’ndeki Very Large Telescope’u
kullanacaklardı ki yıldızın tamamen
ortadan kaybolduğunu fark ettiler.
Normalde Güneş’ten çok daha büyük
yıldızlar ömürlerinin sonuna gelince
muazzam bir süpernova patlamasıyla
patlar. Bu patlamalar, uzun ışık yılları
boyunca her yöne uzanan iyonize gaz ve
güçlü radyasyon yaydıkları için kolayca
fark edilirler. Patlamanın ardından
geriye kalan yıldız maddesinin yoğun
çekirdeği, karadeliğe veya nötron
yıldızına dönüşebilir. Bunlar uzayın en
büyük ve gizemli nesnelerinden ikisi.
Ancak kayıp LBV böyle bir radyasyon
yaymadan sırra kadem bastı.
Gizemi çözmeye çalışan araştırmacılar,
2002 ve 2009 yıllarında yapılan eski
gözlemleri incelediler. Yıldızın bu süre
zarfında güçlü bir patlama dönemi
geçirdiğini, çok büyük miktarda yıldız
maddesini normalden çok daha hızlı
püskürttüğünü keşfettiler. LBV’lerin
yaşlılık döneminde bunun gibi çok
sayıda patlama yaşanabiliyor. Bu
patlamalar yıldızın normalden çok daha
fazla parlamasına neden oluyor. Söz
konusu patlama muhtemelen 2011’den
sonra sona erdi.
Bu durum, önceki gözlemler sırasında
yıldızın neden bu kadar parlak
göründüğünü açıklayabilir. Yine de
yıldızın kaybolmasına neden olan
patlamadan sonra ne olduğunu
açıklamıyor. Bunun bir açıklaması,
yıldızın patlamadan sonra parlaklığını
önemli ölçüde yitirmesi ve ardından
kalın bir kozmik toz perdesiyle daha da
gizlenmesi olabilir. Eğer durum
gerçekten buysa yıldız gelecekteki
gözlemlerde yeniden ortaya çıkabilir.
Daha tuhaf ve daha heyecan verici
açıklamaysa şöyle: Yıldız, patlamadan
sağ kurtulamadı ve süpernovaya
dönüşmek yerine kendi içine çökerek
karadeliğe dönüştü. Ekip, bunun nadir
bir olay olacağını kabul ediyor. Yıldızın
kaybolmadan önceki tahmini kütlesi göz
önüne alındığında, kütlesi Güneş’in 85
ila 120 katı büyüklüğünde bir karadelik
yaratmış olmalı. Ancak bunun görünür
bir süpernova olmadan nasıl
gerçekleşebileceği hâlâ belirsiz. Yanıt
bulmak için yıldızın galaksisi üzerinde
daha fazla gözlem yapılması gerekiyor.
12
Avustralya kıyılarında
devasa sualtı nehirleri
akıyor
R
obot sualtı araçları, Avustralya
kıyılarında sualtında gizlenen devasa
nehirler keşfetti. Bilim insanları, bu
nehirlerin kıyılardan okyanusun
derinliklerine malzeme taşımada rol
oynadığını düşünüyor. “Yoğun sahanlık
suyu taşması” denilen gizli nehirler, soğuk
geçen aylarda kıyılardaki sahanlık
suyunun ısı kaybetmesiyle oluşuyor. Bu su,
yaz aylarında buharlaştığı için oldukça
tuzlu. Kıta sahanlığının (kıtanın genellikle
sığ suya gömülü kenarları) iç kısmındaki bu
soğuk ve tuzlu akarsuyun yoğunluğu
derindeki sudan daha fazla. Yoğunluk
farkından dolayı bu nehir, okyanus tabanı
boyunca açık sulara doğru akıyor.
Batı Avustralya Üniversitesi’nden bir grup
araştırmacı, 2008-2019 arasında Avustralya
kıyı şeridindeki sekiz noktadan sualtı keşif
araçlarıyla toplanan verileri analiz etti.
Üniversiteye bağlı Okyanus Enstitüsü’nden
Dr. Tanziha Mahjabin, bu verilerin denizde
2.500 gün geçirmeye eşdeğer olduğunu
hatırlatıyor. Avustralya’nın Entegre Deniz
Gözlem Sistemi kapsamında kıyılara
konuşlandırılan otonom sualtı araçları,
suyun sıcaklığı ve tuzluluğu (tuz derişimi)
hakkında veri topladı. Bu ölçümler
sayesinde araştırmacılar suyun
yoğunluğunu belirleyerek sualtı
nehirlerinin varlığını ortaya çıkarabildi.
Ekip, Avustralya’da 10.000 kilometreye
yayılan bir alanda sonbahar ve kış
aylarında düzenli olarak sualtı nehirlerinin
oluştuğunu buldu. Ayrıca, sualtı
nehirlerinin suyu sık sık karıştıran şiddetli
rüzgârlara ve gelgitlere dayanabildiğini
keşfettiler. Bu, dünyada benzeri
görülmemiş bir olaydı.
Sualtı keşif araçları, organik maddeleri ve
klorofili tespit eden sensörlerle de
donatılmıştı. Klorofil; bitkilerde, alglerde ve
siyanobakterilerde bulunan yeşil bir
pigment. Bu sensörler sayesinde
araştırmacılar, sualtı nehirlerinin kıta
sahanlığı boyunca ve okyanusun
derinliklerinde malzeme ve madde
taşıdığını keşfettiler.
Batı Avustralya Üniversitesi’nden
Araştırma Görevlisi Yasha Hetzel şöyle
diyor: “Besinleri, bitki ve hayvan
parçacıklarını ve kirleticileri içeren asılı ve
çözünmüş maddeler ‘kıyı okyanusu’ denilen
bölgeye ulaşıyor. Karanın derin okyanusa
bağlandığı bu bölge, okyanus çevresi için
önemli bir bileşen.”
14
İskandinavya’da
gizemli radyasyon
artışı
H
ollanda Ulusal Halk Sağlığı ve
Çevre Enstitüsüne göre Kuzey
Avrupa üzerindeki atmosferde
radyoaktivite seviyesi yükseldi. Bu
durum, Rusya’nın batısındaki bir
nükleer santral arızasına işaret ediyor
olabilir. Radyoaktivite artışı, nükleer
yakıt elemanının zarar gördüğünü
gösteriyor. Ancak Rus nükleer enerji
operatörü Rosenergoatom, bölgedeki
Kola ve Leningrad şehirlerinde faaliyet
gösteren santrallerde hiçbir sorun
olmadığını öne sürdü.
İskandinavya’daki gözlemci
kurumlar, atmosferde radyonüklit
(radyoaktif izotop) seviyelerinin
arttığını tespit etti. Radyonüklitler,
çekirdekleri kararsız olan atomlar:
Radyoaktif bozunma yoluyla
çekirdeklerinin içindeki fazla enerji
açığa çıkıyor. Kapsamlı Nükleer Deneme
Yasağı Antlaşması Örgütünün (CTBTO)
açıklamasına göre Finlandiya, Güney
İskandinavya ve Kuzey Kutbu’nun bazı
bölgelerinde özellikle sezyum-134,
sezyum-137 ve rutenyum-103
radyonüklitlerinde artış görüldü.
Bunlar insana zarar vermemelerine
rağmen nükleer fisyonun yan ürünleri.
İzotop verilerini inceleyen Hollanda
Ulusal Halk Sağlığı ve Çevre Enstitüsü
şu açıklamayı yaptı: “Radyonüklitler
yapaydır, yani insan yapımıdır. Bu
çekirdeklerin bileşimi, nükleer enerji
santralindeki bir yakıt elemanının
zarar gördüğünü gösteriyor olabilir.”
Ancak yapılan ölçüm sayısı yetersiz
olduğu için radyonüklitlerin gerçek
kaynağı belirlenemedi
14
Beyin, vücudunuzdaki en
çok enerji tüketen organdır.
Enerjinizin %20’sini beyin
harcar. Bu enerji sadece
beynin işlevlerinde değil,
bakımında da kullanılır.
17
Yıldırım, 100.000 dilim ekmek kızartmaya yetecek 5 milyar jul enerji içerir.
17
EN VERİMLİ ELEKTRİK SANTRALİ
Brezilya ile Paraguay arasındaki Itaipu Hidroelektrik Barajı,
dünyadaki tüm santrallerden daha fazla enerji üretiyor: 98 terawatt
saat. Su, saniyede 62.000 metreküp debiyle akıyor.
19
Ortalama bir ABD vatandaşı bir Hindistan vatandaşının on katı enerji kullanıyor.
19
En fazla enerjiyi hangi olay
açığa çıkarır?
A-İnsan hapşırması
B-Kasırga
C-Atom bombası
Cevap:
Kasırgalar günde 1019 jul enerji açığa
çıkarabiliyor. Bu miktar, Hiroşima’ya atılan
atom bombasının bir milyon katı. Hapşırma
sırasında damlacıklar yüksek hızda dışarı
atılsa da açığa çıkan enerji çok küçük.
21
1848
İlk modern petrol
kuyusu Azerbaycan’da
açıldı. 1900’lerin
başında küresel
üretimin yarısını
oluşturuyordu.
23
Ağır el işçiliği yapan bir kişi, 100 W’lık bir ampulü çalıştırmaya yetecek kadar enerji üretir.
23
İzlanda’nın
yenilenebilir şansı
İzlanda’ya vuran jeolojik piyango sayesinde ülke,
enerjisinin %80’inden fazlasını (ve elektriğinin
%100’ünü) yenilenebilir kaynaklardan üretebiliyor.
Tektonik levha hareketlerinin merkezi Atlantik Ortası
Sırtı’nın ortasında yer alan İzlanda, birçoğu 250 derece
sıcaklıkta kaynar su fışkırtan 200’den fazla volkan
ve yaklaşık 600 kaplıcayla kaplı. Bu ısı sayesinde
ülkenin enerji ihtiyacının %65’ini jeotermal
enerji karşılıyor. Evleri, yüzme havuzlarını ve
seraları doğrudan ısıtmak için bu sıcak su
kullanılırken, jeotermal santraller de ısıyı
elektriğe dönüştürüyor. Ülkedeki nehir
ve şelale bolluğunun mümkün kıldığı
hidroelektrik ise İzlanda’nın enerji
ihtiyacının %20’sini daha
karşılıyor. Yenilenemeyen
enerjinin oranı %15. O da
çoğunlukla petrol yakan
taşımacılıkta kullanılıyor.
23
Genç anne babalar hasta çocukları yüksek
ateş, yeşil burun akıntısı ve halsizlik
şikâyetiyle doktora götürünce bol sıvı
tüketme ve istirahat etme gibi standart
önerileri duymak istemiyorlar. Semptomları
anında hafifletecek bir şey, yani antibiyotik
istiyorlar. Ne yazık ki bazı doktorlar da
hastaların gerçekten antibiyotiğe ihtiyacı
olup olmadığına bakmadan reçeteye
antibiyotik yazıp geçebiliyor.
24
Amerikan Hastalık Kontrol Merkezlerine
(CDC) göre vakaların yaklaşık %50’sinde
antibiyotikler yanlış veriliyor.
24
2009 tarihli bir araştırmada sekiz doktordan birinin cep telefonunda MRSA bakteri kolonileri bulundu.
25
SÜPER
MIKROPLARI
ÖNLEMEK IÇIN
ON IPUCU
1
Gereksiz
veya yanlış
antibiyotik kullanımının
antibiyotik direncini
artırdığını unutmayın.
2
Antibiyotiklerin nezle ve
grip gibi viral
enfeksiyonları değil, sadece
bakteriyel enfeksiyonları
tedavi edebildiğini bilin.
3
Asla kafanıza göre
antibiyotik kullanmayın.
4
Doktor antibiyotik
verdiyse talimatlarına
uyun ve söylediği miktarın
tamamını (genelde tüm
kutu) kullanın.
5
Semptomlarınız aynı
görünse bile
arkadaşınıza verilen
antibiyotiği kesinlikle
kullanmayın.
6
Semptomlar şiddetli
değilse sizi etkileyen
patojenin belirleyecek
tahlillerin yapılmasını
bekleyin. Bu sayede
doktorunuz geniş spektrum
tedavisi yerine hedefli bir
antibiyotik verebilir.
7
Doktordan antibiyotik
istemeyin. Antibiyotik
kullanmadan hastalığı
giderebilecek tedavileri
doktorunuza sorun.
8 Hayvan enfeksiyonlarını
gidermek için profilaktik
antibiyotik tedavisi
kullanmayan çiftlikleri ve
işletmeleri tercih edin.
Tarımsal antibiyotiklerin aşırı
kullanımı, antibiyotik
direncinin en büyük
nedenlerinden biridir.
9
Kronik akneleri gidermek
için düşük miktarda
antibiyotik kullanmayın,
diğer yöntemleri deneyin.
10Sağlık çalışanları ve
hastane ziyaretçileri,
özellikle immün yetmezliği
olan hastaların çevresinde
el yıkama ve genel temizliğe
dikkat etmelidir.
27
Ortalama bir insan günde en az iki kez hipnoz yaşıyor.
31
Bıçak altında
hipnoz
Açık kalp ameliyatlarını ve organ
nakillerini sadece hipnotik ağrı hafifletme
ile gerçekleştirmek mümkün görünmüyor
ama o kadar invaziv olmayan ameliyatlar
sırasında ağrıyı hipnozla yönetmek
mümkün. Paris’te yaşayan Gineli şarkıcı
Alama Kante, 2014’te boğazındaki
paratiroit bezi tümörünün alınması için
ameliyat edildi. Hayati risk taşıyan bir
tümör olmasa da alınmaması şarkıcının
kariyerini bitirebilirdi. Kante dünyada ilk
kez, anestezi almak yerine hipnotize
edilerek ameliyata girdi. Bu sayede
ameliyatın kritik anlarında şarkı
söyleyebiliyor, cerrahlar da ses tellerine
zarar vermediklerini anlıyorlardı. Ameliyat
başarılı geçti. Kante ise ameliyat boyunca
çok uzaklardaki Senegal’i düşünüyordu
ve hiçbir şeyin farkında değildi.
32
2017 yılında 73 yaşında bir hastaya dünyanın hipnoz altındaki ilk derin beyin ameliyatı yapıldı.
33
ünya genelindeki
petrol rezervleri (varil)
1 Venezuela
298 milyar
2 Suudi Arabistan
268 milyar
3 Kanada
173 milyar
4 İran
155 milyar
5 Irak
141 milyar
6 Kuveyt
104 milyar
35
26.700.000
TÜRKİYE’DE 2019’DA
SATILAN AKARYAKIT (LİTRE)
38
13.000
TÜRKİYE’DEKİ AKARYAKIT İSTASYONU SAYISI
38
0,02 $ VENEZUELA’DA BİR
LİTRE BENZİNİN
YAKLAŞIK FİYATI
39
Kolza yağı, geleceğin en büyük
biyoyakıtlarından biri olabilir.
39
Dünyanın ilk yoğun bakım ünitesi 1953’te Kopenhag’da kuruldu.
41
231.000
Türkiye’deki
hastanelerin
yatak
kapasitesi
42
NHS Nightingale Hospital Londra,
COVID-19 hastalarına hizmet vermek
üzere dokuz günde inşa edildi.
43
Sosyal hizmet uzmanı
Çoğu vakanın sonucu
baştan belli olmaz. Yatakta
yatan hasta kadar
akrabalarının ve sevenlerinin
de desteğe ihtiyacı olabilir.
Bazı ülkelerde ve
hastanelerde, ziyaretçilere
duygusal destek veren
sosyal hizmet uzmanları
görev yapar. Hasta
yakınlarına danışmanlık
vererek durumu daha iyi
anlamalarını sağlarlar.
Sosyal güvencesi olmayan
hastaların yönlendirilmesini
de sağlayabilirler.
43
Avrupa’da hava kirliliğinden kaynaklanan en çok ölümün yaşandığı ülke İtalya.
49
DÜNYANIN EN BÜYÜK KARANTİNALARI
Hindistan 1.380.000.000
Çin760.000.000
ABD297.000.000
Bangladeş 165.000.000
Rusya142.000.000
Filipinler100.000.000
Türkiye 83.000.000
İngiltere68.000.000
Fransa65.000.000
İtalya60.000.000
52
Retba Gölü,
Senegal
Dünyanın en tuzlu
göllerinden biri. Bu
konuda Ölü Deniz’e
rakip. Bu gölde yüzerken
hiç batmazsınız.
55
Cidde Kulesi’nin 1,6 km olması planlanmıştı ama arazi analizinden sonra bu fikirden vazgeçildi.
Cidde Kulesi
Yükseklik: 1.000+ metre
(planlanan)
Kat sayısı: 200
Kullanım alanı:
Daireler ve ofisler
İnşaat tarihi:
2013-günümüz
Mimar: Adrian Smith
Yüzölçümü:
530.000 metrekare
Hedef:
Dünyanın en yüksek binası
57
Dünyanın ilk gökdeleni, 1885’te Chicago’da inşa edilen 45 metrelik Home Insurance Binası’ydı.
59
Silisyum (silikon), dünyada en çok bulunan ikinci element. Ondan daha fazla olan tek element oksijen.
63
Dünyada 150 metreden daha uzun olan yalnızca yedi tane motorlu süper yat var.
77
Kare pencerelerde oluşacak basınç birikmesini önlemek için uçak pencereleri oval şekildedir.
80
Raspberry Pi’a PS2 emülatörü
yükleyip PS2 kontrolcüsü bağlamak
mümkün mü?
Kesinlikle mümkün.
Bunun için Raspberry Pi 2
veya daha yeni bir modele, ek
donanım olarak Raspberry
Pi’a bağlayacağınız bir
Playstation 2 portuna ve
uyumlu bir emülatöre
ihtiyacınız var.
89
Ekmek yanınca
neden kararıyor?
Organik maddeler (ekmek kızartma
makinesindeki ekmek dilimi) ısınınca bir
tepkime gerçekleşir. Ekmeğin içindeki
karbon tutuşur ve atık ürün olarak yanmış
karbon bırakır. Yanmış tost ekmeğinize
siyah rengini veren budur.
89
Vücudun hangi kısmının büyümesi
veya gelişimi en son durur?
Ergenliğin sonunda vücudun tam gelişmiş haline
ulaştığını düşünen birçok insan var ama aslında
vücudumuz yaşam boyunca değişmeye devam ediyor.
Hatta vücudun bazı kısımlarının büyümesi hiç durmuyor.
Beyin gibi iç organlar, yeni bilgileri ve vücuttaki
dalgalanmaları sürekli olarak işleyerek ölene kadar
gelişmeye devam ediyorlar.
Tüyleri ve tırnakları saymazsak (Bunlar ölümden sonra
bile kısa süreliğine büyümeye devam ediyor.)
vücudunuzun dışında yer alan ve boyutları yaşam
boyunca büyüyen sadece iki organ var: kulaklar ve burun.
Bunların ikisi de yumuşak doku ve kıkırdaktan oluşuyor.
Bazı bilim insanları kıkırdak hücrelerinin daha uzun süre
çoğalabildiğini düşünürken, bazıları ise bu büyümenin
yerçekiminin desteğiyle gerçekleştiğini düşünüyor.
90
Vampir yarasalardan
başka kan içen
yarasa var mı?
n Dünyada birkaç vampir yarasa türü var.
Başka hayvanların kanını içerek yaşamını
sürdürdüğü bilinen tek memeliler onlar. Meyve
ve böcekle beslenen akrabalarının aksine,
vampir yarasalardaki bağırsak mikropları
farklı şekilde çalışarak kanı sindirebiliyor ve bu
yarasalar kanla bulaşan virüslere karşı yerleşik
bir dirence sahip. Ayrıca DNA’ları öyle
programlanmış ki böbrek fonksiyonları,
kandan ibaren beslenme tarzının getirdiği
yüksek protein alımını tolere edebiliyor.
90
Evrenin ortalama
rengi kabul edilen
“kozmik latte”nin
soluk bej rengi
nereden geliyor?
n 2002 yılında 200.000’den fazla yıldızın
ışığının incelendiği bir çalışmayla evrenin
ortalama rengi hesaplandı. Evrenin büyük
kısmını simsiyah bir boşluk olarak hayal
ederiz ama aslında yıldızların parlaklığı
evrenin ortalama rengini değiştiriyor: Her
şeyi karıştırırsanız ortaya sütlü kahve rengi
gibi bir renk çıkıyor.
91
Vücudumuzdaki
“iyi bakteriler” ne yapıyor?
Sağlıklı kalmamıza yardımcı olan
bazı bakteri türlerini “iyi” kabul
ediyoruz. İnsan bağırsağı, “bağırsak
mikrobiyotası” denilen geniş bir
bakteri ve mikroorganizma
popülasyonuna ev sahipliği yapıyor.
Bakteriler bağırsaktaki yiyecekleri
parçalamaya ve hastalıklarla
savaşmaya yardımcı oluyor. Bu yüzden
sağlığımız için hayati öneme sahipler.
Bağırsak mikrobiyotanız beslenme
tarzınızdan, yaşam tarzınızdan,
çevrenizden ve antibiyotik
kullanımından etkileniyor. Son
bulgulara göre alerjiler, diyabet ve
hatta kanser gibi birçok hastalık,
bağırsak mikrobiyotasındaki
bozulmalarla bağlantılı olabilir.
92
LCD ne anlama geliyor?
LCD’nin açılımı “liquid crystal display”, yani “sıvı
kristal ekran”. LCD ekranlarda kullanılan sıvı
kristal molekülleri, ışık miktarını değiştirerek
görüntüyü oluşturuyor.
92
Mideniz neden
gurulduyor?
Midenizde ve bağırsaklarınızda gıdaları,
gazları ve sıvıları sindirim sisteminize
iten kaslar var. Kasların gıdaları
sıkıştırması gurultu sesini ortaya
çıkarıyor. Mideniz boşsa beyniniz
kaslara geriye kalan her şeyi
itmelerini emrediyor ve bu de
mide gurultusu dediğimiz sese
neden oluyor.
93