Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

384 syf.
·
Puan vermedi
Polisiye romanlarda baş kahramanı sevmek önemli. Eğer ona ısınamazsak, hikâye ne kadar merak uyandırıcı olursa olsun, gitmiyor. Başlayıp bıraktığımız kitapların bir nedeni de bu. Ben sırf bu yüzden John Verdon ya da Tess Gerritsen okuyamıyorum, maalesef. Hikâyeler muhteşem, ama ana karakteri sevemedim bir türlü. Maxime Chattam bu konuda gayet iyi. Tıpkı ülkesinden usta Jean Christophe Grange gibi. Sanırım bu yüzden, ilk romanından sonra Grange'ın koltuğuna aday gösterilmişti. Boşuna da değil. Karakter seçimleri ve işleyişi yine başarılı. Yaşadığı burjuva hayatından sıkılıp kaçarak genelevde yaşamaya başlayan genç bir yazar ve öldürülen fahişeler. Hikâye 1900'lerin başında geçiyor ama buna rağmen ne büyüleyici bir dönem tasviri, ne olay örgüsüne uygun tarihsel kurgu betimlemeleri okutmuyor bize.  Sadece dünya üzerindeki adaletsizliği burjuva üzerinden, karakterine yüklediği cumhuriyetçi tutumla açıkça ve zaman zaman sert bir dille eleştiriyor. Bunun dışında romanı yüz yıl öncesinde kurgulamış olmanın bir espirisi yok. Günümüzde veyahut gelecek zaman diliminde kurgulanan polisiye romanlardan alınan büyüleyici kriminal bilgiler, ileri teknoloji ile şaşırtmalar filan yok haliyle. Zaten kitabın bu zayıf kurgusuna baktığımızda daha yakın bir zaman dilimi kullanılmış olsaydı katil ilk cinayetinde yakalanırdı. Bu da yazarımızın kolaya kaçtığını, hatta tembellik ettiğini düşündürüyor. (En azından bu kitabı için. Üçlü İttifak'ı okumamış olsam buna gerçekten inanırdım.) Hikâyesine öyle güvenmiş olacak ki, parmak izleri, dna örnekleri, kan izleriyle filan uğraşmak istememiş anlaşılan. Bu yüzden de neredeyse tek şaşırtıcı buluşun yazı karakterinden ruh analizi yapılabildiği bir seri cinayet okuyoruz. Bu yönüyle benim için fazla tatmin edici değil. Fakat o dönemdeki Fransa'ya, siyasi durumuna ya da laikliğe geçmeden kısa bir süre önceki sürece ilgi duyanları kısa bir seyahate çıkarabilir. Ben polisiye roman severim ama katil uşak bile olsa tahmin edemem. Burda da tahmin edemeyelim diye çok uğraşmış yazarımız ama olmamış. Çünkü bu sebepten çok fazla karakter ve hikâye dahil etmiş. Bir noktadan sonra da kopup gitmiş. Kişiler, sahneler havada asılı kaldı hep. Neden orada olduklarını açıklayamadı. (Ruh çağırma seansında katilin Guy olduğunun söylenmesi gibi. Ne alakaydı, kaldı öyle. Hatta ruh çağırma bile başlı başına ne alaka tabi de, oldu bir kere ) Ortalarına geldikçe bitmek bilmeyen tasvirler, baş kahramanın duygusal muhasebesinin yığın halinde tek seferde önümüze atılması, polisiye romanlar için fazla gereksiz sahne betimlemeleri açıkçası bir an evvel kurtulmak istediğim kısımlardı. Buraları atlattıktan sonra her şey ilginçleşmeye ve heyecanı arttırarak sabırsızlıkla sona sürüklemeye başladı. Büyük kısmında sürükleyici, merak uyandırıcı, heyecan ve gerilim dozu yüksek, elden bırakılamayan bir polisiye/gerilim roman. Katilin kimliği, cinayet sebebinin tahmin edilemez ve okuyucu için tatmin edici olması, finalde kitaptan mutlu ayrılmamızı sağlıyor. Ancak ilk defa Chattam okuyacaklara notum, Chattam bu değil. Baş kahramanımızı buralara sürükleyen, farklı bir roman yazma isteği aslında Chattam'a aittir belki. Kim bilir?
Zamanın Efendisi
Zamanın EfendisiMaxime Chattam · Doğan Kitap · 2013117 okunma
·
68 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.