Öncelikle kitap beni gerçekten etkiledi, belki bir zamanlar köyde yaşamış olmamdan, belki karakteri çok içselleştirmemden kaynaklanıyor olabilir, adını şu anda koyamıyorum. Bu seri beni sürekli şaşırtmayı başarıyor, daha önce adını duymadığım kitaplara hayran kalıyorum ve bu durum da çok hoşuma gidiyor. Kitaba gelecek olursak, kendisi bir köy romanı. Bir paşanın oğluna sütannelik yapmak için köyden bir konağa gelen Selime’nin ve yanında getirdiği, köyde doğmasına karşın hiç köy hayatı görmeyip konakta büyüyen oğlu Salih’in, nam-ı diğer Küçük Paşa’nın konaktan kovulduktan sonra köye dönüp türlü zorluklara küçücük göğsünü nasıl gerdiğini konu alıyor. Dili akıcı ve anlaşılır lakin köyde geçen kısımlar köy ağzıyla yazıldığı için ilk başta alışmak gerçekten zor geliyor. Ben bile az çok bilmeme rağmen okurken zorlanmadım değil. Ayrıca yazar betimlemelere çok zaman ayırmış, bir odayı anlatırken masanın üzerinde yanan mumun nasıl yandığına kadar her şeyi incelemiş, ayrıntılı olarak kâğıda dökmüş. Bu bana biraz fazla geldi fakat yazıldığı döneme bakılınca bunlar göz ardı edilebilecek detaylar gibi geliyor. Konu olarak köylülerin ve köy hayatının zorluklarına yer verilip, sarayın ve şehirlilerin köylülere bakış açısı; eğitimsizlik, cahillik ve sağlık sorunları nesnel bir dille eleştirilmiş. Aslında bu seride okuduğum neredeyse tüm romanlarda hep eleştirel bir dil hâkim. İlginç tarafı bugün bakılınca o zaman yapılan eleştirilerin ve çözüm önerilerinin aşağı yukarı hepsinin doğru olduğu. Bu da o zaman ki yazarlarımızın başarılı birer gözlemci olduğunu, toplumun resmini çok iyi çekip çözüm odaklı yazdıklarını ortaya koyuyor kanımca. Belki de şimdiki yazarlarımızda eksik olan en büyük özellik bu. Seriye büyük bir merakla devam edeceğim, ne gibi güzelliklerle karşılaşacağım merakla bekliyorum.

Küçük PaşaEbubekir Hâzım Tepeyran · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020629 okunma

·

81 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Oktay Dinç