Frankenstein veya Modern Prometheus.
Kitabın adı ve hikaye kaynağı ile ilgili:
*** Modern Prometheus tüm zamanların yazarlarının hep başvurduğu gibi bizi de antik mitolojiye sürüklüyor. Prometheus efsaneye göre kendi gözyaşıyla yoğurduğu balçıktan ilk insanı yarattı. Frankenstein de Yaradan olarak karşımıza çıkıyor ki şu farkı ile kendi yaptığını beğenmeyerek, korkarak ve rededip kaçar ondan. Dahası da var; Pandora, Prometheus’un eşi, açılmaması gereken içindeki tüm insanların kötülüklerini barındıran kavonozu (kutuyu sandık) açar açmaz kapatır (değişik versiyonlar var). Frankenstein de az kalsın yaratığı eşi ile kavuşturacaktı fakat vazgeçti bundan dolayı büyük bedeller ödedi.
***Bir musevi efsanesinin kahramanı Golem, ruhu olmayan, konuşma becerisinden yoksul ve cinsellikten uzak olan yaratık, Viktor Frankenstein bilimde başarılarının kanıtlamasını için (ego,kibir göstergesidir) buna benzer birini yaratmaya çalıştı. Düşündüğü gibi olmadı yarattığı yaratık tüm insanların sahip olduğu duygulara sahipti. Mary Shelley efsanesinin içeriğini değiştirir: Frankenstein aksine canavar düşünür ve hisseder üstelik derin bir sorumluluk kavramı ile donatılmıştı.
*** Kendisi Mary Shelley romanın yapısından esinlendiği Shakespeare'in "Fırtına" ve "Kayıp Cennet" J. Milton söylüyor. Frankenstein’deki ucube ise hem cellat hem de kurban bir aradadır.
Roman kaptan Robert Walton’un kızkardeşi Mrs. Margaret Saville’e mektuplar şeklinde yazılmıştır. Viktor Frankenstein’i kutup buzulların arasından bulup gemisine alınmış ve sonra Viktor'un anlattığı hayatını o mektuplardan öğreniyoruz . Romanda Viktor hayat gizeminin sırrını öğreniyor, cansız maddeden canlı yaratık yaratmayı başarıyor Frankenstein. Bir bilim adamın kendi yaptığının sorumluluğu, Frankenstein’in ve toplumun tepkileri ve tabii ki yazarın kadın olması düşündürücüdür.
Romanın içeriği ile ilgili daha fazla bir şey söylemiyim yoksa spoilerde boğulurum :) Ama bu kitaba nasıl ‘’geldim’’ küçük bir hikaye sizlerle paylaşmak isterim: kitabından önce tiyatrosu vardı. Sahne efektlerini ve gerçekten muhteşem oyuncu kadrosu ile (Frankenstein - Cansel Elçin; Elizabeth - Deniz Uğur; Alphonse Frankenstein – Yılmaz Gruda; Canavar – Kerem Alışık) o akşam benim için unutması zor olacaktır. Finale yaklaştığımızdan canavarın aşk ile ilgili uzun ve güzel bir monoloğu vardı, o kadar güzel söylemişti ki kitabını okumalıyım diye o zaman içimden geçirmiştim. Kitapta tabii ki o monoloğunu bulamadım, nede olsa sahneye uyarlanmış bir kitap tıpa tıp aynısı beklenilmemeli. Ama sahnede göremediklerim kitapta, kitapta okumadıklarım ise sahne de gördüm. Frankenstein’i hem izleyip hem okuduğum için gerçekten mutluyum.
…Zaten ‘’klasikleri’’ damgasını taşıyan bir kitap okunmalı dememe gerek yok .