Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

384 syf.
·
Puan vermedi
Çevremde ne kadar Gülseren Budayıcıoğlu Çoğumuz, varsıl iken birdenbire sefalete düşen birine rastlarsak elbette ona acırız. Kral Kaybederse tam da öyle bir adamın hikayesini anlatıyor. Yazar, üçüncü tekil şahışla romana başlıyor. Bizler de bir aktristen daha yakışıklı, çevresinden kadınların eksik olmadığı Kenan’ın yaşamına konuk oluyoruz. Bu arada on yıldır metresi olan Fadi’yle ve kocasının aldatmalarına sesini çıkarmayan karısı Handan’la tanışıyoruz. Sonra kendi günlüklerine geçiyor yazar. Birinci tekil şahışla onlarla tanışmaları ve psikoterapi aşamalarını anlatıyor. Bu kurgu, “bir o”, “bir bu” biçiminde sürüp gidiyor. Kurguyla sıradan yaşam birebir uyuşmaz kuşkusuz. Yazar, tüm bunları yazarken bir ayıklama yapması gerekirken yapmıyor. Romanda nedensel ilişkiler ve nesnelerin birliği de yok. Örneğin, yazar kocasının yakışıklı olmasını ya da kızının yirmi yaşında üniversiteyi bitirmesini niye yazmış? Tüm bunların ve benzer şeylerin işlevi yok romanda. Budayıcıoğlu, karakterlerinin tüm yaşadıklarını kader motifine indirgeyip tesadüflerle roman yazıyor. Kader motifi ne peki? Hani, hep duyarız. Allah korktuklarımızla sınar bizi diye. Hah işte. Tam da bunu söylüyor yazar. Bu görüşünü de Freud’a dayandırıyor. Doğduğumuz andan itibaren yaşadıklarımız, gördüklerimiz kişiliğimizi oluşturur kuşkusuz. Kimi şeyleri ise Freud’a göre bilinçdışımıza atarız. Yazar da karakterler üzerinden bunu temellendiriyor, kaderimizi kendimiz yazarız diyor. Bu arada içinde yaşadığımız sistemi/kapitalizmi ve koşulları görünmez kılıyor. İnsan öyle karmakarışık bir varlık ki, bir tek Freudçu bakış açısıyla çözümlenemez kanımca. Ancak B.oğlu bu yönteme göre karakterlerinin sorunlarını tereyağdan kıl çeker gibi çözüyor. Bu arada tek reçetemiz psikolog/psikiyatristler ya da sufizm/Mevlana. Son yıllarda edebiyatta moda bu. Elbette romanı okurken siz de kendi iç dünyanıza bakıyorsunuz. B.oğlu’nun bir sözüne çok katılıyorum. Dünyada en zor şeylerden biri insanın kendini değiştirmesidir. Son söz: Yazar, aslında diğer psikiyatristlerden çok farklı bir şey söylemiyor. Dili oldukça yalın ve akıcı. Hatta okurken çok da bir şeylere kafa yormuyorsunuz. Peki bu çağda insan niye bu kadar yalnız? Yalnızlığı aşmanın yolu psikiyatristler mi? Ki, ona da ancak çok varsıl olanlar gidebiliyor. Yazar, her ne kadar hastalarımdan izin aldım, kişileri değiştirdim dese de, bir doktorun tüm bunları metalaştırması doğru mu? Her şeyin metalaştığı bu çağda B.oğlu, yalnızca çeşitli olguları sıralıyor, onların nedenlerini de tek ve göreli bir nedene bilinçdışına bağlıyor. Zaten okur da insanı ve toplumu karşılıklı analiz eden yapıtları merak edip okumuyor. Yaşasın popüler edebiyat!
Kral Kaybederse
Kral KaybederseGülseren Budayıcıoğlu · Remzi Kitabevi · 201516,8bin okunma
·
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.