Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

192 syf.
5/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Toplumcu gerçekçi edebiyatımızın ilk temsilcilerinden Sadri Ertem, Çıkrıklar Durunca’da ağalık düzenini ve bu düzeni devlet bilen köylüleri konu ediniyor. Bolu-Kastamonu arasında geçen olay örgüsünde, köylüler, Sıddıkzade adlı ağadan borç karşılığı geçimlerini sağlayacak şeyler alır, hayatlarını böyle devam ettirirler. Sıddıkzade’nin kaymakamla ve diğer güçlü kişilerle arası iyidir, her dediğini yaptırır, kurnazlıkla köylüyü kendine mahkum eder. Köydeki her şey ve herkes kendi malıdır, günlerini sefa içinde geçirir. Borçları karşılığında çıkrıklara haciz getirince köylüde kıpırdanmalar başlar. (Toplumumuz böyle değil mi? Vicdanına dokunan şeylere ses çıkarmaz ama cüzdanına dokunulduğu anda veryansın eder. Başkası ezilince susar kendi canı yanınca ancak o zaman sesini yükseltir, kendine taraftar arar, isyan bayrağını açar.) Hasan ilk kıvılcımı yakar, kutsiyet atfedilen iki kadını –Dudu ile Esma’yı- köylüleri örgütlemek için kullanır. Silahlanırlar, devletin ve Sıddıkzade’nin güçlerine karşı koyarlar. Diğer köylere doğru yayılmacı politika izlerler. Esma bir ara peygamberlik iddiasında bulunur, “Ali efendimiz bana bunları bunları söyler.” der. Geçmiş yaşamların da etkisiyle köylülerde çözülmeler başlar. Bazı olaylar arasındaki kopukluklar, sahne geçişlerinin ani ve bağlantısız olması, şahıslar hakkında bilgilerin eksik kalması gibi nedenlerle teknik açıdan zayıf bir eser. Kitabı okurken ağalık düzeninde yaşayan insanların ezikliği hissediliyor. Bir yerde köylünü biri ağaya kaymak hediye ederken “Bizim ağzımıza yakışmaz, ağam yesin.” der. Menfaatin, yalakalığın örneğini minareden kervanın bez kaçırdığını gören imamın ezanı yarıda bırakıp “bu daha eftal” diyerek kaymakama koşmasından görürüz. Güç zehirlenmesini, imamın “hadis-i şerifte mezkurdur, köy halkı küfür ehlidir.” Ve kuvvetlenip emir yağdırmaya başlayan Esma’nın “Asıl peygamber benim.” Sözlerinde görüyoruz. (Güç zehirler. Koltuklara oturup yükseldiğini zannedenler, gözden düştüklerini hesaba katmazlar.) Cehaleti, kahramanlık gösteren herkesi peygamber soyuna, Ali soyuna bağlayan halktan görürüz. Geçim zorluğu insanları başkalarına mahkum ediyor, başkaları da kendisine mahkum olanları iliklerine kadar sömürüyor. Muhtaç olanlar cehalet ve sefalete mahkum olurken muhtaç olunanlar ise zalimliğe sahip oluyorlar. Böyle gelmiş böyle gidiyor, bu çarkın işleyişi hiç değişmiyor. Tam da bu kitabı okurken rastladığım haberle incelememe son vereyim: 18 yaşındaki Furkan Celep, "Bir araba, bir ev veya herhangi bir şey uğruna yıllarımı harcamak istemiyorum. İş hayatı bana çok yorucu geliyor. Hem içten hem dıştan yıpranıyorum" notunu bırakarak yaşamına son verdi. Paylaşımda içki veya uyuşturucu maddenin etkisinde kalmadığını belirten Furkan Celep, bunalım veya depresyonda olmadığını ifade ederek, bunun günlerce, haftalarca hatta aylarca üzerinde düşündüğü bir konu olduğunu ve sonucunda böyle bir karara vardığını söylediği görüldü. Furkan Celep bir araba, bir ev veya herhangi bir şey uğruna yıllarını harcamak istemediğini, iş hayatının kendisine çok yorucu geldiğini ifade ederek, her şeyi arkada bırakıp gitmenin mantıklı geldiğini, gökyüzünde huzur bulacağını belirtti. • İnsanların ümitleri kanlı, gülüşleri tehlikelidir.
Çıkrıklar Durunca
Çıkrıklar DuruncaSadri Ertem · Vivo Yayınevi · 2018528 okunma
·
15 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.