Bu kan kırmızısı devedikenini koparıp çiçek buketinin ortasına koymak geçti içimden. Hendeğe indim, çiçeğin ortasında tembel tembel uyuklayan tüylü at arısını kovaladıktan sonra, çiçeği koparmaya çalıştım. Bu güç bir işti. Elime mendil sardığım halde yine de dikenler batıyordu. Sapı öylesine sert ve sağlamdı ki dakikalarca uğraşıp lif lif ayırmak zorunda kaldım. Nihayet koparmayı başardığımda sapı parça parça olmuştu. Devedikeninin ilk gördüğümdeki güzelliğinden eser kalmamıştı. Üstelik, onca emek vererek topladığım zarif kır çiçekleri arasında kaba ve çirkin görünüyordu. Dalında çok güzel görünen, beni kendine hayran bırakan bu çiçeği boşu boşuna kopardığıma üzüldüm. Attım onu. Koparmak için sarf ettiğim çabayı düşünerek, "Ne güçlü bir yaşama arzusu bu!" diye düşündüm. "Direnmek için büyük çaba gösterip, kolay lokma olmadığını nasıl da ispat etti."