Gönderi

Aslına bakarsanız, Ecevit'in kabahati çeyrek yüzyıl Yunanlılara kardeşlik şiiri yazmış olmak degil. Ecevit'in kabahati düpedüz şiir yazmış olmak. Hem şiir yazmak, hem de sonradan başbakanlık etmek olur mu? Şiir yazana toplumumuzda uygun görülen durumlar belli: Şiir yazan serseri olur, ya ayyaş. Ömrü meyhanelerde geçer. Ya da hapishanelerde. Hayat, bazen, ülkede barındırmaz, dışarılara kaçmağa, oralarda ölmeğe zorlanır. Oysa, Divan şiirinin klasikleri arasına girmiş bir iki mısranım sahibi olan padişahlarımız da vardır. Kanuni Süleyman'ın «Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi mısrasını hastanelerin girişindeki mermerlere kazırız. «Ateş kesilir geçse sebâ gülşenimizden» mısrasını bazen Yavuz Selim'e, çoğu zaman da ikinci Selim'e yakıştırırız. Yine de, padişahlarımızın bu yönü üzerinde durulmasından pek hoşlanmayız. Erkekliklerine, kahramanlıklarına halel gelir diye düşünürüz belki. Savaşçı, akıncı, fethedici olmaları daha çok hoşumuza gider.
Sayfa 155
·
3 views
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.