“Bir ağacın gövdesine yaslanan Efendi Phil solgun gözleriyle bana bakarak, ‘Seni seviyorum, Ada, ‘ diye fısıldadı. Zayıf elleriyle, tıpkı Madam’ın doktor geldiği ve bize Efendi’nin iyileştiğini söylediği günde olduğu gibi birbirine kenetlenmişti. ‘Seni her zaman sevdim—‘
Minnettarlık adeta nefesimi kesmişti. ‘Biliyorum, Efendim, ‘ diye araya girdim. ‘Siz benim ailemsiniz.’
Fakat bilmiyordum. Ve daha sonra ne demek istediğini anladığımda ise artık çok geçti.”