Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

1988 yılında başlayan Lenski deneyinin efsane meyvesi
Öte yandan Lenski, aradığını sonunda, 2008 yılında buldu. İnceledikleri kaplarda çok daha ciddi, önemli ve heyecan verici bir adaptasyon keşfettiler. Bu adaptasyon, 12 popülasyondan sadece 1’inde meydana gelmişti: E. coli bakterileri, daha önce hiç sahip olmadıkları bir özellik kazanmışlardı: sitrat moleküllerini hücre içerisine alıp sindirerek enerji üretmeyi başaracak şekilde evrimleşmişlerdi! Bunun ne demek olduğunu anlayamayanlara izah edelim: Vahşi doğada bulunan E. coli bakterileri sitrat molekülünü bırakın sindirmek, hücre içerisine bile alamamaktadır, çünkü molekül çok büyüktür. Hatta bu durum, E. coli’nin hastalık yapıcı bir bakteri olan Salmonella’dan ayırt edilebilmesi için kullanılmaktadır. Ancak 33.127’nci nesil civarında bir yerde, 12 popülasyondan birinde inanılmaz ve hiç görülmedik bir sayı artışı tespit edilmiştir. Araştırmacılar, bunun sebebini incelediklerinde, minimal büyüme ortamı dahilinde bulunan sitrat moleküllerinin, o popülasyona ait bakteriler tarafından sindirilebilmeye başladığını keşfetmişlerdir. Bu da, diğer popülasyonlara göre bakterilerin hayatta kalma şansını arttırmaktadır, çünkü daha fazla besin demektir; diğer kolonilerin aksine hem glikozu hem sitratı besin olarak kullanabilmeye başlamışlardır. Bu, var olmayan ve hatta daha önce doğadaki E. coli bakterilerinde de hiç görülmemiş bir özelliğin evrimleşmesi demektir! Lenski, hemen elinde bulundurduğu kriyonik fosillere bakarak, hangi noktada bu özelliği kazandıracak mutasyonların elde edildiğini bulmaya çalışmıştır. Bu araştırması sonucunda, 31.000 ile 31.500’üncü nesiller arasında bir mutasyon meydana geldiğini ve bu mutasyon sayesinde sitratın sindirilebilmeye başlandığını keşfetmiştir. Ayrıca, sitratı sindirebilen E. coli bakterilerinin dışarıdan gelmediğinden emin olmak için pek çok genetik işaretleyici ile sonuçları test etmişler ve bakterilerin Ara operonu ile işaretli olan orijinal bakterilerin neslinden olduğundan emin olmuşlardır.
·
1.288 görüntüleme
Nötron Yıldızı okurunun profil resmi
Bir not eklemek istiyorum: bazı internet sitelerinde gördüğüm üzere bir grup insan Lenski deneyi'nin evrime delil olmadığını ileri sürüyorlar. Bir kaç sitede okumama rağmen (ki siz de bakarsanız neredeyse hepsinde aynı ifadeler var) özellikle sorularla İslamiyet sitesinde evrim ağacının internet sitesindeki makalede geçen "aslında bazı araştırmalarda oksijenli ortamda da sitratı sindirebilen bakteriler kaydedilmişti" ifadesi aslında canlılarda sitratı sindirmek için gerekli genlerin olduğunu ve bu genlerin uygun çevre şartlarında fenotiplerine yansıdığı söyleniyor. Yani söylenmek istenen canlılarda 60.000 nesil geçmesine rağmen hiçbir değişim olmamıştır. Genlerinde zaten bulunan bir kaç özellik çevrenin değişmesiyle dış görünüşe yansımıştır. Dolayısıyla bu deney kesinlikle evrime kanıt niteliği taşımaz. Öncekile bu durumda söylemek istediğim şey sanırım evrim ağacının makalesinin tamamını okumamis oldukları. Çünkü makalede alıntılanan sözden sonra diyor ki "fakat bu durumun konumuzla pek alakası yoktur çünkü Lenski deneyin başında e.coli bakterinin hiçbirinin sitratı hücre içine almak ve sindirmek için gerekli proteini taşımadıklarından emindi." Burda söylediği üzere genlerinde zaten sitratı sindirmek için gerekli proteini üretecek bir dizilim yok. Tabii buna da şunu diyebilirler: aslında bakterilerde o proteini sentezlemek için gerekli genler vardı fakat ortam şartlarından dolayı bunu fenotiplerinde göstermediler. Öyle olduğunu düşünsek bile Lenski yaptığı denemelerle ilk atasal bakterilerde bu genin olmadığını ispatlamıştır. Nasıl ispatladığını da evrim ağacının makalesinden direkt alıntılayacağım "31.000'inci nesilden önceki nesillerden bakteriler alıp, bunları başka kaplarda üretmeye devam ettiklerinde, sitrat sindiriminin spontane olarak tekrar tekrar evrimleştiğini gördüler! Lenski'nin öğrencisi Zachary Blount, bu evrime neden olan soy hatlarının ne kadar geriye gidebileceğini merak etti ve bu nedenle "fosil kayıtlarında" geriye giderek, teker teker bakterileri hayata döndürdü ve evrimsel süreçlerini inceledi. 20.000'inci nesilden önce aldıkları hiçbir bakteri, sitratı oksijenli ortamda sindirme özelliği evrimleştiremiyordu. Dolayısıyla 20.000'inci nesil civarında meydana gelen bir diğer mutasyon, sitratın sindirimine neden olan ikincil mutasyonun meydana gelme şansını arttırıyor olmalıydı. Gerçekten de, yaptıkları daha detaylı araştırmalar sonucunda deneyin başlangıcından 20.000 nesilden sonra meydana gelen bir ön-faydalı-mutasyonun sitrat sindirimine neden olan mutasyonu tetiklediğini keşfettiler." yazıda zaten her şeyi açık ve net bir şekilde anlatmış. Özetle bakterilerde bu genler zaten var olsaydı ve çevreye göre fenotiplerinde yansısaydı 20.000. nesilden önceki bakteriler de kriyoprotektan'dan çıktıktan ve çözüldükten sonra sitrat moleküllerinin yoğun olduğu ortama bırakıldıklarinda onların da fenotiplerine bu sitrat sindirme özelliği yansımalıydı. Ama olmadı. Bu da açıkça gösteriyor ki gerçekleşen mutasyonlar ve seçilim baskısı bakteriyi evrimleştirmistir! İkinci değinmek istediğim husus ise sorularla İslamiyet'in yazısında mutasyonların DNA tahribatından ibret olduğu dolayısıyla yapıcı etkilerinin olamayacağı sadece yıkıcı ve kötü etkilerinin olduğu söyleniyor. Yani söylenene göre Lenski deneyinde gerçekleşen olay yeni bir özellik kazanmak olduğuna göre bu mutasyonlarla gerçekleşmiş olamaz. Öncelikle ufak bir araştırmayla zaten mutasyonların tümüyle kötü yıkıcı şeyler olmadığını anlayabiliriz. Bütün mutasyonların içinde %70-90 arası mutasyon nötral mutasyondur. Yani herhangi ani bir etkisi olamayan mutasyonlardır. %10-30 dilimlik kısım anı zararlı yıkıcı etkileri olan, %1-10 Luk dilim ise ani-yararlı etkileri olan mutasyondur. Ve bu yararlı mutasyonlar doğal seçilim ile seçilerek yararlı sonuçlar doğurabilirler. Ayrıca nötral mutasyonların bir kısmı ilerleyen zamanlarda başka nötral mutasyonlarla ya da faydalı mutasyonlarla birleşerek canlıya avantaj sağlayan etkilere sebep olabilir. Dolayısıyla mutasyonları tümüyle yıkıcı olarak görmek yanlıştir. Sorularla İslamiyette dediğim mutasyon tanımı şu şekilde: "Bu tip anormallikler meydana gelecek canlıda kalıcı olan bir takım organ noksanlıkları veya şekil bozuklukları hasıl eder. Bu tip bozulmalar mutasyon olarak adlandırılır. Şimdi bu Escherischia Coli bakterisinin sitrat’ı besin olarak önce kullanmadığı halde sonradan kullanıyor olması bu tip bir mutasyona bağlanıyor. Mutasyonlar genelde mevcut sistemi bozucu bir takım anormalliklere sebep olurlar. Halbuki burada bir molekülü besin olarak kullanma gibi bir düzenlilik söz konusudur." Üçüncü ve son söylemek istediğim şey ise yazı da geçen "Tek hücrede bile binlerce nesilde herhangi bir değişiklik gözlenmezken, trilyonlarca hücreden meydana gelen bir canlının bütün o hücrelerindeki genetik yapının değişerek farklı bir canlıyı vermesi nasıl mümkün olacaktır?" İfadesi. Zaten binlerce nesilde herhangi bir değişiklik olmama durumunu başta anlatmıştım orayı geçiyorum. Yazı da dikkatimi çeken nokta evrimi bir canlının başka bir canlıya dönüşmesi olarak anlamaları. Burda şunu da belirteyim belki yazarken bunu kastetmemis olabilirler bu yüzden onlardan şimdiden özür diliyorum. Burda hitabım evrimi bu şekilde anlayan herkese. Evrimin tanımı bir türün diğerine dönüşmesi değildir. Evrim bir canlı popülasyonundaki gen ve özellik dağılımlarının nesiller içerisindeki değişimdir. Canlıların birbirine dönüşmesi ise Türleşme olarak adlandırılır. Evet bu da bir evrimdir ama evrim sadece türlesmeden ibaret değildir. Eğer hiç türlesme olmasaydı bile evrim olurdu ki deneyde de herhangi bir türlesme söz konusu değil. Sadece canlıda gen ve özellik dağılımı değişiyor ve biz evrim olduğunu söylüyoruz. Bu tür küçük gen bazındaki değişimler mikroevrim olarak adlandırılır. Mikroevrim de nihayetinde bir evrimdir ve canlının genlerinde bu tür değişimler biriktikce (mikroevrimler gerceklestikce) canlının gen dizilimi gittikçe atalarından daha da uzaklaşır. Bu uzaklaşma belirli bir zaman sonra o kadar artar ki artık eski canlı ile yeni canlıya aynı tür demek imkansız hale gelir. İşte burda da türlesme vardır. Akıl mantık çerçevesinde düşünüldüğünde mikroevrimin makroevrimi onun da turlesmeyi doğurmamasi imkansızdır. Buraya kadar okuyan varsa gerçekten yürekten teşekkür ediyorum. Saygılar.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.