Zaten amaç doğrultusunda önce dile ve kültüre saldırıp dejenere yolunu tercih ederler ki bu da sonuca kolay yoldan götürür. Elde kalan da şuursuz, bilinçsiz, amaçsız, her yöne kolaylıkla sürüklenebilen kuru kalabalıktan başka bir şey değildir artık.
Haklısın en basitinden mağaza, dükkan, lokanta, berber, bakkal, şirket vb. isimlerinin yarı yabancı yarı Türkçe olması. Giderekte tamamen yabancılaştırılıyolar.
Ancak Osmanlı zamanında da birçok iş yeri isimleri Fransızca idi sorun yoktu; nezaket, sevgi, saygı, paylaşım, örfi adet, geçmişine saygı vb. modern bir yaşamla birlikte vardı. Bunu gözardı etmemeli.
Yazdıkların bunun bir kısmı ve devir de farklı artık. İletişimlerimizde kullandığımız dil ve mimikler, büyük-küçük arasındaki iletişim ve davranış (sevgi-saygı-hoşgörü), aile içi paylaşımlar, anlayış, yaklaşım daha bir sürü şeyi bunlara katabiliriz.