Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

_بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم_ ✒ _Esselamun aleyküm ve Rahmetullah ve Berakatuhu..._ 🌼🌼🌼_Sahabe_derslerimize_devam_ediyoruz_ _4.sahabimiz_. 🌼🌼🌼CERIR B. ABDULLAH (Radiyallâhu Anhu) 🌼Ummetin Yusuf'u ; Aslen Yemenli olan Cerir b. Abdullah (ra), Yemen'in en meşhur kabilelerinden biri olan Becile kabilesinin reisidir. Bundan dolayı onun nispeti el-Becelî'dir. Doğum tarihi hakkında ve Müslüman olmadan önceki hayatı hakkında elimizde bir bilgi yoktur. Onun Islâm öncesi hayatı hakkında tek bildiğimiz şey, kavminin ileri gelenlerinden, kendilerinden biri olmasıdır. Gençlik yıllarında Yemen'de Yahudi bir tüccar ile karşılaştığı, bu tüccar ile Hz. Musa ve Tevrat hakkında sohbet ettiği, sohbetin bir yerinde sözü beklenen son peygambere geldiği rivâyet edilir. O günden sonra yüreğine düşen bu tohumun peşine düşer, gelecek son Nebi'nin ayak izlerini arar ve o Nebi'nin o günlerde Medine'de olduğunun haberini alır . Verir b. Abdullah daha Medine'ye gelmeden Yemen ve civar yerlerden Müslüman olanları bulur, onlardan Islâm ve onun peygamberi hakkında bilgiler alır; her öğrendiği şey de aşkını ve özlemini daha da ziyadeleştirir. Artık daha fazla dayanamaz, hicretin 10. Yılı Ramazan ayında, kabilesinden 150 kişiyi de alarak Medine'ye doğru yola çıkar. Onun gelişini bir şekilde haber alan Efendimiz (sav) bir öğle vakti mescidin de insanlara sohbet ederken şöyle bir müjde verir: " Birazdan şu kapıdan Yemenli olan ve hayır üzere bulunan biri gelecektir. Onun yüzünde meleğim alameti vardır. " ( O da melekleşerek gezenlerdir) Ashâb , bu sözleri duyunca merak ettiler., 'Acaba gelecek olan şahıs kimdir?' diye... Gelecek olan zat nasıl biridir de Efendimiz (sav) böyle birşey demiştir. Cerir b. Abdullah (ra) şöyle anlatmaktadır: " Medine'ye varınca tozlu elbiselerle Efendimiz'in (sav) huzuruna gitmek istemedim. Gidip elbiselerimi değiştirdim. O halde Mescid'e yöneldim. Kapıdan içeriye girer girmez bütün cemaat dönüp bana baktı . O ara Efendimiz (sav) onlarla sohbet ediyordu. Çok rahatsız oldum hem insanların bir anda bana bakmasından hem de sohbetin havası bozduğumdan... Hemen bir köşeye oturdum, Efendimiz'i (sav) dinlemeye başladım. Ama mescittekiler beni birbirlerine işaret ediyorlar, göz uçları ile bana bakıyorlardı. Yanımda oturan zata sessizce dedim ki:" Bu insanlar niçin bana böyle bakıyorlar? " O zat dedi ki:" Rasûlullâh sen gelmeden önce senin geleceğini söyledi ve seni çok güzel bir şekilde bize anlattı ." O zat bunu söyleyince sevinçten ne yapacağımı şaşırdım ve hemen orada Allah'a hamd ettim. Biraz sonra Efendimiz (sav) sohbetini bitirdi ve bana doğru yürüdü. Ben de hemen ona doğru yürüdüm. Bana dedi ki:" Ey Cerîr! Neden buralara geldin?" ( Efendimiz'in (sav) bu hitabından onu tanıdığını ya da onun hakkında daha önce bilgiler almış olduğunu anlamaktayız) Dedim ki:" Ya Rasûlullâh! Huzurunuzda iman etmeye , Müslüman olmaya ve biat etmeye geldim. Söyle ya Rasûlullâh! Hangi şartı söylersen söyle ben razıyım, neye dersen ona biat ederim. " Bunun üzerine Efendimiz (sav) dedi ki:" Allah'tan başka ilah bulunmadığına, benim Allah'ın Rasulü olduğuma, hiçbir şeyi ortak koşmaksızın Allah'a ibadet edeceğine, namazı dosdoğru kılacağına, oruç tutacağına, Müslümanlara yardım edeceğine, başında Habeşli bir köle dahi olsa ona itaat edeceğine, müşriklerden kesinkes ayrılacağına biat edeceksin." Ben de :" Olur ya Rasûlullâh !" dedim . Elini uzattı, ben de elimi onun elinin üzerine koyarak biat ettim. Daha sonra benimle beraber olanlar da birer birer gelip orada biat ettiler." Cerir b. Abdullah, Müslüman olduktan sonra bir müddet Medine'de kaldı. Çok yakışıklı ve güzel biriydi. Hz. Ömer ne zaman onu görse:" _UmmetinYusuf'u_" dersi. Çünkü Hz. Yusuf gibi insanları etkileyen bir güzellikteydi. Bu suret-i cemale bir de siret-i cemal olan ahlak eklenince , kısa zamanda onu Medine'de tanımayan kalmamıştı, tanıyan da sevmeye başlamıştı. Efendimiz (sav)'in de dediği gibi " Konuşan değil, konuşturulandır." Peki Hz. Ömer Cerîr b. Abdullah'ın 'Ümmetim Yusuf'u ' diye neden çağırmıştır. Bir tek güzellik için olamaz . Cerîr b. Abdullah (ra) Hz Yusuf gibi Allah vergisi bir güzelliği , iradenin hakkını vererek Züleyhalara dur diyecek bir iffeti vardı. Yani cemal ve iffet... Işte her kim bu ikisinin hakkını verirse, hangi çağda olursa olsun; Allah'ın izniyle o Yusuf'tur, o çağın Yusuf'udur. Işte Cerîr b. Abdullah 'da cemal ve iffet noktasında kendisine hayran bırakan bir sahâbîydi. 💧💧Hz. PEYGAMBER ILE BAZI HATIRALARI 💧💧Birgün Efendimiz (sav) mescidin bir köşesinde derili bir hasırın üzerinde sahâbe ile sohbet ediyordu. Ashâb halka yapmış Efendimiz'in (sav) etrafında, adeta dünyadan bağlarını koparmış, başlarında bir kuş varmış hassasiyetinde Efendimiz'i (sav) dinliyorlardı. Tam o esnada Cerîr b. Abdullah içeriye giriyor; kimseler onun geldiğini farketmiyor; fark eden de sohbetin etkisi ile pek oralı olmuyor. Cerîr b. Abdullah yaklaşıyor oraya ama oturacak yer bulamıyordu. Onun gelişini gören Efendimiz (sav) anında cübbesini çıkarıp Cerîr'e uzatıyor:" Bunun üzerine otur" diyordu. Cerîr b. Abdullah, Efendimiz'in (sav) cübbesini alıp katlıyor, öpüyor ve diyor ki: " Ya Rasûlullâh! Senin bana ikram ettiğin gibi Allah da sana kat kat ikram etsin, ben onun üzerine oturmam!" Efendimiz (sav) o anda sahâbeye dönüp diyor ki:" Bir kavmin efendisi size geldiği zaman ona ikram edin." Anında sahâbe yaptığı yanlışı farkedip hemen Cerîr b.Abdullah 'a yer vermek için harekete geçiyorlardı. ✒Cerîr b.Abdullah (ra) çok yakışıklı, güzel ve gösterişli biri olduğu için, Efendimiz (sav) bazen dışarıdan gelen heyetlerle görüşürken Cerîr'i yanında görmek ister; onun mecliste bulunmasını arzu ederdi . Böyle yapmakla hem Cerîr'e taltif eder hem de onun güzelliği ile Islâm'ın güzelliğini birleştirerek gelenlere mesajlar verirdi. Cerîr b. Abdullah kısa bir süre Medine'de kaldıktan sonra yavaş yavaş Yemen'in her tarafına Islâm'ın mesajlarını ulaştıracak girişimlerde bulunmuştu. Kavminin efendisi olduğu için sürekli kavmi ile irtibat halinde olmuş, onların Islam'a girmeleri için çok önemli işler yapmıştır. Efendimiz (sav) onun bi özelliğini bildiği için ne zaman onu görse Yemen hakkında sorular soruyor; Islâm'ın mesajlarının nasıl yankı bulduğunu öğrenmek istiyordu. Cerîr b. Abdullah da olan gelişmelerden Efendimiz'i (sav) haberdar ediyordu. Yine bir gün Efendimiz (sav) sordu: " Ey Cerîr! Nasıl kavminin durumu?" Cerîr b. Abdullah dedi ki: " Ya Rasûlullâh! Her taraf mescidlerle doldu; her yersen ezan sesleri duyuluyor! " Bu cevaba çok sevindi Efendimiz... Sonra birden duygulandı ve dedi ki: " Peki, Zülhalasa putu ne yapıyor? Yıkıldı mı?" Zülhalasa putu Yemen'in meşhur putu , Yemen'in tapınağıdır. Yemenliler; ona Yemen'in Kâbesi diyorlardı. Mekke'deki Kâbe'ye ise Şamlıların Kâbesi diyorlardı . Cerîr b. Abdullah dedi ki: " Hayır, Ya Rasûlullâh! Zülhalasa putu aynen yerinde duruyor!" Efendimiz (sav) dedi ki: " O put yıkıldığı zaman , ben ancak rahat ederim. Ey Cerîr! Sen o putu yıkarak beni rahatlatabilir misin?" Cerîr bu işin çok zor olduğunu bildiği halde, değil mi ki bunu isteyen Efendimiz'dir; anında: : " Evet Ya Rasûlullâh! Ben o putu yıkar ve seni rahata geçiririm!" dedi. Bunun üzerine Cerîr b. Abdullah , çoğu kendi kabilesinden olmak üzere 150-200 kişilik bir askeri birlik oluşturdu. Efendimiz (sav) bu birliği Medine'den kendi yolcu edecekti. Askerlerle birlikte biraz yürüyen Efendimiz'e, Cerîr dedi ki: " Ya Rasûlullâh! Ben de bir rahatsızlık var; uzun #sûre atın sırtında tutamıyorum. Bana bir dua etseniz de bu rahatsızlığım geçse!" Efendimiz (sav) şöyle eliyle hızlı bir biçimde Cerîr'in açık olan göğsüne öyle sert vurdu ki mübarek ellerinin izi çıktı. Sonra dedi ki: " Allahümme sebbithu, Vec'alhu hâdiyen muhdiyen / Ey Allah'ım onu atın üzerinde sabit eyle! Ve onu hâdî/hidayete ulaştıran, hidayete kavuşturan rehber eyle!" Cerîr b. Abdullah Bu duâyı da alarak Yemen'e gitti. Karşı çıkanlarla, ciddi bir çatışma oldu ve onlardan bazılarını cezalandırarak, yüzyıllardır insanları saptıran o putu ve onun bulunduğu tapınağı yıktı, sonra orayı ateşe verdi. Bu sefer sırasında onlarcasina hidayet şerbeti içirdi. Efendimiz (sav) onun hâdî ve mehdi olması için duâ etmişti ya , o bu duânın tesiri ile onlarcasını imana taşıdı ve tüm bu haberlerle Medine'ye döndü . Efendimiz ( sav) onun yolunu gözlüyor; ondan haberler bekliyordu; Mescid-i Nebevi'ye girince: " Müjde Ya Rasûlullâh! Müjde . Zülhalasa putu yıkıldı, insanlar fevc fevc Islam'a koştu..." dedi. Efendimiz (sav) bu haberi duyunca çok sevindi ve yine orada hem Cerîr b. Abdullah'a hem de kabilesine bereket ve hayır duâlarında bulundu. Veda Haccı sırasında bir gölge gibi Efendimiz'i (sav) takip eden Cerîr b.Abdullah'a, Efendimiz (sav) : " Malmö düstur, sükûneti sağla! " demiş ve ona böyle bir görev vermişti. Veda Haccı'nın arkasından Efendimiz (sav) ile beraber Medine'ye dönen Cerîr b. Abdullah , Efendimiz (sav) Yemen krallarından Zû Amr'ı ve Himyeriler kralı Zülkela'yı Islamiyete davet etmek üzere onlara gönderdi. Her ikisiyle de görüşen Cerîr (ra) onların Islam'a girmelerine vesile oldu. Birlikte Medine'ye doğru yola çıktılar. Fakat yarı yolda Peygamberimizin dâr-i bekâ'ya irtibatlı haberini aldılar. Zülkela ve Zû Amr ziyareti gerçekleştiremeden Yemen'e geri döndüler. Cerîr (ra) ise Medine'ye gidip, Hz. Ebû Bekir' e biat etti
·
67 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Zeyneb okurunun profil resmi
Ve Aleykümselam ve Rahmetullahi ve Berakatuhu... Allah razı olsun.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.