İlk olarak hepinize iyi geceler dilerim. Derslerim 1 Ekim itibariyle başlamış olduğundan, bugün itibariyle Nutuk'u okumayı bitirebildiğim için sevinçli ve aynı zamanda duygusal bir ruh hali içerisindeyim. Nutuk'u okurken, her ne kadar sadeleştirilmiş baskını incelemiş olsam da, aileme "Nutuk'u okumak yetmez, kelimeler anlaşılır olsa da anlatılmak isteneni idrak etmek için donanımlı olmak gerekir." diye bir cümle kullandım. Her ne kadar bir tarih öğrencisi olsam da, dönem hakkında bilgim ve fikrim olsa da, bizzat o yılların şartlarını Atatürk'ten okumak farklı bir hissiyat verdi.
Gerçekten, sürekli söylediğimiz bir şeyi tekrarlayacağım: "Atatürk ileri görüşlüdür."
Evet, ama bunu bilmek kâfi midir? Bu kalıbı dilden dile dolandırmak yeterli midir? "Büyük lider, askeri deha, mükemmel bir devlet adamı..."
Bu tarz hitabetler yetersiz kalacaktır. Daha doğrusu fazla basitleştirilmiş olur. Peki kendisini nasıl değerlendirebiliriz? İlk olarak yazdığı Nutuk'u örnek alalım. Bu edebi bir eser değildir, aksine akademisyenlerin kullandığı, bilimsel veriler taşıyan önemli bir çalışma; Osmanlı'nın sonlarını ve Cumhuriyet'in ilk yıllarını değerlendirmeye alan çok geniş bir belgedir. Yine de söylemek lazımdır, kendisi iyi bir konuşmacı olduğu kadar harika bir yazardır da. Yüreklerinize sürekli seslenecektir.
Başka ne olabilir? Misal olarak anlık olarak değerlendirme kabiliyeti, uzun planlama yeteneği, çalışmaktan usanmayan ruhu... özelliklerine kısaca dahil edilebilir. 1000kitap platformunun örnek alacağı bir vasfını da kabataslak yazalım: Cepheden cepheye, mücadeleden mücadeleye koşmasına rağmen binlerce kitabı okuması onun ne denli ilime önem verdiğinin ayrıca bir göstergesidir. Hatta arkadaşımın okumalarında gördüğüm için aklımda kalan bir alıntıyı yazmak istiyorum.
"Ben fakir bir ailenin çocuğuydum, elimdeki iki kuruştan birini kitaplara verirdim..."
Böyle bir alıntı olması lazımdı.
Düşünün ki, siz bir askersiniz. Ulus zor durumda. Lakin makamınız var, ihtiyaçlarınız bir şekilde karşılanıyor. Sadece görmeniz gerekeni görüyorsunuz... Ancak gözden bir durum kaçıyor. Ulusun hali nedir? Halkın sıkıntısı nelerdir? Sonra kalkıp gidiyorsunuz, Türk milletinin geleceği için tüm mevkilerinizi terk ediyor, yine de yakınmıyor ve ülkünüz doğrultusunda mücadele ediyorsunuz. Hastalanmak, kaygılanmak yok! Hastalanıp, kaygılansanız da önemli olan ulusun istikbalidir!..
İşte böyle bir zihniyet...
İnsanları ezmeyen, aksine modern dünyanın bir ferdi olmasını dileyen ve dilemekle de kalmayıp bunu uygulamaya sokan bir bir şahıs!
Düşünen, okuyan ve yeni fikirlere açık olan, geçmişin temellerini tekrardan Türkiye Cumhuriyeti'ne hatırlatmaya çalışan bir lider!
Hatta bir konuşmasında "Attila'nın soylu ataları!.." olarak örneklemeler yapmayı uygun gören, Türk tarihinin kadim çağlarını aktaran bir önder!
Yazılanları baştan sona özetlemeye kalkabilirim ama en iyisi siz kendiniz okuyun. Olabildiğince tarafsız olup, kendi yolunuzu ve amaçlarınızı çizin. Gerçekten bizim derdimiz bugün itibariyle nedir? Kafalarınızı yormamak için gerisini ben kendim düşüneceğim.