Gönderi

160 syf.
7/10 puan verdi
Bu incelemeyi okumadan önce şu incelememi okumanızı tavsiye ederim: #86723327 “Karıncaların Hayatı” konu olarak “Arı (Esrarla Dolu Bir Hayat)”ya çok benzemektedir. Ana tema bir kez daha insan toplumumun bir böceğinkiyle kıyaslanmasıdır. Ancak bu kitap yazarın ilk doğa çalışmasından yirmi altı yıl sonra yazıldı. Aradan geçen zamanda yazarın düşüncelerinde değişiklikler olmuştur. Bu kitapta bu sefer iyimserliğin izine bile rastlanmaz ve kitapta derin bir umutsuzluk hakimdir. Arılar; ışık, çiçek, dans, aşk, güneş, aydınlık, bal, bahar, hava gibi kelimelerle ilişkiliyken karıncaların dünyası karanlık, acımasız, pis, hapishaneyi andıran bir atmosferi çağrıştırır. Bir yerde ütopya yaşanırken, karıncalar için hayat distopyadan farksızdır. Yazar karıncaların dünyası yukarıdaki kelimelerle tanımlarken insanoğlunun da bir gün kaderinin aynı olacağını tahmin ediyor. Nükleer savaşlarla kendi sonumuzu getirdiğimizde karıncalardan öğreneceğimiz çok şey olacak toprağın altında yaşamaya çalışırken. Bu yüzden kaçınılmaz son gelmeden önce yazar insanların karıncalar üzerinde araştırma yapmalarını ve ona göre önlem almalarını tavsiye ediyor. Yazar bu kitabında da karıncalara dair en ince ayrıntısına kadar her türlü bilgiyi okurla paylaşıyor. Ona göre yaşam için en az donatılmış yaratıklar karıncalardır. Ne kanatları, ne iğneleri, ne sağlam görüşleri vardır; güneş ışığında yaşayamazlar, genelde ılıman bölgelerde hayatta kalabilirler. Tüm bu zorluklara rağmen hayatta kalmayı başarabilen bu canlıları yazar sırf bu sebepten dolayı incelediğini söyler. Karıncalar tümüyle toprağın altında yaşarlar. Yerin altı insana ölümü, umutsuzluğu, karanlığı çağrıştırır genelde. Arılar ve insanlar gibi karıncalar da sosyal canlılardır ama onların toplumu çok daha katı ve zordur. Karınca toplumu demek mutlak komünizm demektir. Hiçbir şey israf edilmez, her üye her şeyini paylaşır. İrade söz konusu bile olamaz. Arıların kovan dışında özgürlükleri olsa da karıncalarda böyle bir şey yoktur. Karıncaların dünyasında herkes köledir. Her üyenin bildiği tek şey sefalet ve karanlıktır. Yazar bu tür bir komünist toplum yapısının sosyalizmden evrildiğine inanır ve ona göre bir canlı türü ne kadar çok evrilirse, kendi toplumu tarafından o kadar çok köleleştirilir. İnsanoğlunun da böyle bir topluma doğru yol almasından endişelidir. Bu eserde yazar insanoğlunun nihai kaderi üzerine tahminlerde de bulunuyor. Ona göre insanoğlu dünya var olduğundan beri bir gelişme gösterememiş, hep tersine evrilmiştir. Bundan dolayı Tanrı’nın insanoğluna verdiklerini geri alacağını düşünür. Nasıl ki karıncalar Buzul çağını toprağın altında kalarak atlattılarsa insanoğlu da günün birinde karıncalarla aynı kaderi paylaşabilir. Yazar eserini yine karamsar bir tonda bitirir. İnsanoğlunun hiçbir zaman iyi bir hayat süremeyeceğini belirtir. Ona göre en büyük ülkü ruhani olandır. İnsanın etrafı hep maddeyle çevrili olduğunu için sonuç her zaman trajik olacaktır. Bundan dolayı en büyük düşman maddedir.
Karıncaların Hayatı
Karıncaların HayatıMaurice Maeterlinck · Vakit Gazetesi · 19369 okunma
·
143 views
NigRa okurunun profil resmi
Sevmiştim Maeterlinck'i :) Bu kitabını da merak ettim.
N okurunun profil resmi
Ben konuşursam iyi şeyler söylemiyorum, siz anladınız beni:)
3 next answer
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.