Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

276 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
"HER ŞEY İÇİN ÇIKILIP, HİÇLİĞE GİDEN YOL"
Okuyup bitirdiğinizde, bütün duygusal ve fikri dünyasını size büyük bir samimiyetle açan, çok zeki bir dost kazanacağınız bir kitap. “Her şey olmak için çıkılan ve sonunda hiçliğe ulaşılan bir yol” olarak betimlenebilecek bir hayat anlatısı. Kitap içerik olarak yazarın çocukluğundan otuzlu yaşlarına kadar olan döneminin bir otobiyografisi diyebiliriz. Zihninde dolaşanları tüm ayrıntılarına kadar bizimle paylaşan yazar ruhsal devinimlerini, fikri yaşamındaki değişimleri ve çevresiyle olan etkileşiminden doğan tepkilerini en samimi şekilde dile getiriyor. Neşeden kopuk, yalnız ve soyutlanarak geçirdiği çocukluk yıllarını içtenlikle anlatan Panini, hayatının henüz bu döneminde ruhsal ve zihinsel büyüklüğünü ve çevresindeki insanlarla farklarını gözlemlemeye başlıyor. Ve bunun etkisiyle henüz çocuk denilebilecek yaşlarda kitaplarla tanışıp kendini bu dünyanın kollarına bırakıyor. Mükemmeliyetçilik hissini doruklarında yaşayan yazarımız henüz ilk gençlik yıllarında bunun farkına varıyor ve “o zamandan beri azla veya yarımla yetinmedin. Ya hep ya hiç! Ve hep her şeyi istedim” sözleriyle bunu vurguluyor. Öyle bir mükemmeliyetçilik ki, okuduğu tüm kitaplardan daha üstün gördüğü tür olan, ansiklopedi yazmaya karar verip, aylarca çalışmasına ve dirsek çürütmesine karşın henüz a harfinin dahi ortasına gelemediğini fark ederek yılgınlığa düşürecek seviyede. Panini “ulaşmak istediğim mükemmeliyet beni korkutmuştu” sözleriyle özetliyor bu durumu. Yıllar geçtikçe tanıştığı, asil ve de aziz gördüğü ruhunun peşinden gitmeye başlayan yazar, mükemmeliyetçi yapısının da etkisiyle yeryüzündeki hiçbir düşünceden ve fikir akımından habersiz olmaması gerektiğini düşünerek kendisini dış dünyaya kapatıyor. Her şeyi bilmek arzusuyla yanıp tutuşurken yalnız ve acı dolu ruhunun devinimlerini yaşıyor yazarımız. Düşünceye ve zekaya adeta aşık olan Panini, hayatı boyunca tek değer verdiği şeyin yeni fikirlerle tanışmak ve mantıksal çatışmalar olduğunu açıkça dile getiriyor. Bu süreçte, kitap yazmaktan, dergi çıkarmaya, öğretmenlikten, mektup arkadaşlığına kadar hatta siyaseti bile deneyerek kendini ifade etmenin yollarını arıyor. “Dünyadan geçişim, bir devrimden ya da bir felaketten çok daha derin bir iz bırakmalıydı” diye tekrarlayan yazarımız her denemesinin yetersiz olduğunu farkına vararak umutsuz bir karamsarlığın içinde buluyor kendisini. Sonrasındaysa bu karamsarlığın etkisiyle “Tanrı olmayı becerememiş bir adam gömülü burada” ve “öylesine büyük şeyler amaçlamıştım ki gerçekleştirmeye gücüm yetmedi” gibi cümlelerle hem yaşadığı hayal kırıklığını hem de bu becerememiş olmanın nedenlerini arıyor zihninde. Amacının asla kendini beğendirmek olmadığını, yalnızca ruhlara ve zihinlere dokunmak isteyip, anlaşılmak ve hissedilmek olduğunu belirtiyor. Ayrıca kitapta gençlik, edebiyat, kadınlar ve daha pek çok konu üzerine çok başarılı fikir yürütmeler bulacaksınız. Bu da en azından benim için iyi bir kitapta aradığım kriterlerden bir tanesi. Son olarak size kitabı en net şekilde tanıtacak olan şu parafı bırakarak incelememi bitiriyorum; “Tüm acılarımı, tüm umutlarımı ve tüm zayıflıklarımı soğuk gözlerinizin önünde ortaya döküyorum. Ne acıma ne de hoşgörü, ne övgü ne de avuntu istiyorum. İstediğim tek şey hayatınızın üç, dört saatidir. Ve beni dinledikten sonra yine de fikirlerime inat, benim gerçekten de bitik bir adam olduğuma inanmaya hâlâ sürdürecekseniz şayet, benim çok şeye başlamak istediğim için bittiğimi ve her şey olmak istediğim için artık hiçbir şey olmadığımı kabullenmeniz gerek.”
Bitik Adam
Bitik AdamGiovanni Papini · Monokl Yayınları · 20201,056 okunma
·
77 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.