Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Gerçekte Sağ nedir Sol nedir ?
Gerçekte Sağ nedir sol nedir ? Okuyalım. Hikmet Kıvılcımlı, Türkiye'yi din ve milliyetçilik demagojisi yaparak ayrıştıranların yüzündeki peçeyi kaldırmıştı. Aradan geçen onlarca yıla rağmen bu çürümüş ve memleketimize kene gibi yapışmış olan antika tefeci bezirganlar (din tüccarları) hala aynı taktik ile toplumu birbirinden ayırıp,halkımızın gerçek devrimciler ile buluşmasının önüne geçmek istiyorlar. Peki gerçekte sağ ve sol ne anlama geliyordu ? Önce Hikmet Kıvılcımlı Ustamız'dan okuyalım... "Marx ve Engels'in en güçlü yanları şudur: Sınıflı toplum sömürücülerinin uydurdukları "üstün insan", "insanüstü" kavramına bir daha geri getirilemezcesine son vermiş olmalarıdır. Tarihte her gerçek devrimci o gerçek için çarpıştı. Antika çağların en son ve en büyük devrimcisi Muhammed Mustafa da o gerçeği ortaya koydu. 1- Kur'an diliyle: "Mâ ene, illa beşerûn mislikûm" (Ben tıpkı sizin gibi insandan başka hiçbir şey değilim) demekten korkmadı. Çünkü safkan devrimci olması Muhammed'e yetip artıyordu. Kabe'de putları kaldırırken, herşeyi insanüstü, üstün insan gibi görmeye ve göstermeye yatkınlaştırılmış bulunan çağdaşlarına bir uyarıda bulunuyordu. Hiç kimseyi insandan başka bir şey saymamalarını, Allahlaştırılmış insanların, gene insan oyuncağı birer put olduklarını öğretiyordu. Sezgiyle buluşu buydu. 2- "Hâtem'el Enbiya" (Yalvaçların, Peygamberlerin sonuncusu) olduğunu söylerken de, aynı Muhammed aynı sezgi gücüne dayandı. Gelecek sınıflı toplumlarda, egemen sömürücü ve soyguncuların insanı kafadan silahsızlandırmak için uydurmaya girişebilecekleri yeni yeni "Üst-insan" kukla putlarını şimdiden ve ebediyyen kırmak istedi. Her soyguncu sınıf, kendi imtiyazlarını büyük çalışan yığınlara olağan ve önüne geçilmez şeymiş gibi yutturmak ve kusturmamak için, kalkar, Muhammed'den başka yeni yeni "peygamberler" düzerdi; kendi dalaveresini haklı çıkaracak başka "Allahlar" uydurabilirlerdi. Muhammed, o alçakça gerici zalimlikleri köklerinden kazımış olmak için: "Artık, benden sonra peygamber yok!" diyordu. "Sakın, insanlar allahlaştırılmasın! İşte görün: Ben de sizin gibi insandan başka bir şey değilim." İnsanlığın insanlığa getirdiği en büyük ve en son Muhammed anlaşıldı mı? Ne gezer. İslamlığın, ilk dört "Hülefâyi Raşidiyn" (Uçmakla muştu lanmış Halifeler) çağı henüz sonuna ermemişti. Parayla müslüman olmuş "Müellifet'ül Kulub" (Gönülleri uzlaştırılmış) eski kodamanlar, subaşlarını kestiler. Bunlar eskiden Muhammed'i öldürmek istemişlerdi. Müslümanlara türlü işkenceler yapmışlardı. Ettikleri tutmayınca, pişman göründüler. Kaleyi içinden fethetmek üzere, herkesten çok Müslüman göründüler. Şimdi Müslümanlığın alınyazısını çizecek iktidar Kureyş kodamanlarının entrikacı ellerine geçmişti. Neden? Çünkü, Kur'an'ın "Mülk Tanrınındır" ilkesi yerine, "mülkiyet, egemen Tefeci-Bezirgân efendi + eşraf + ayan + hacıağalarındır" ilkesi geçirilecekti. Çünkü sınıflı toplum baskın çıkmıştı. Müslümanlık gibi devrimci demokratik bir atılış, derebeyleştirilmiş saltanat kılığında soysuzlaştırılacaktı. Tarih, henüz "tekerrür" etmekten kurtulamamıştı. O yüzden, Muhammed'in tezeği bile olamayacak sürü sürü halifeler, dejenere sultanlar türedi. Bunlar İslamlığın ve Kur'an'ın bütün devrimci yanlarını baskı altında soysuzlaştırdılar. Böylece Allaha karşı çıktılar. Ama sözde koyu Müslüman kaldılar. Kendilerini, "Allahın yeryüzündeki gölgesi" ilan ettiler." Hikmet Kıvılcımlı Konuyu daha iyi anlamak ve pekiştirmek açısından ise Hikmet Kıvılcımlı Ustanın öğrencisi, Nurullah Ankut'un değerlendirmesini okuyalım; Sağ nedir Sol nedir? Sağcı kime denir Solcu kime denir? 19'uncu Yüzyıl'da Batıda 2 modern sınıf vardı, egemen üretim biçimi içinde dolaysızca rol oynayan. Hâkim durumda olan-devleti olan, ezen ve sömüren Burjuvazi. Altta da mahkûm durumda bulunan, çalışan, sömürülen ve ezilen İşçi Sınıfı. Geçimini sağlamak için işgücünden başka sahip olduğu dolayısıyla da satacak bir şeyi bulunmayan, sömürülen İşçi Sınıfını tutmak, ondan yana olmak “sol” olmak demekti. Tepedeki hâkim, sömürgen Burjuvaziden yana olmaksa “sağ” demekti. Ísçi Sınıfını tutan hareketler sol, kişiler solcu; Burjuvazinin sınıf çıkarlarını savunanlarsa sağ ve sağcı olurdu. 20'nci Yüzyılla birlikte bu durum farklılaştı. Şöyle ki; 20'nci Yüzyılla birlikte Burjuva Sınıfi kendi içinde farklı bölümlere ayrıldı. Sanayi Burjuvazisinin, Büyük Arazi Sahiplerinin, Ticaret Burjuvazisinin ve Finans erbabının-banka sermayedarlarının en irileri bankalar çatısı altında birleşerek “Finans-Kapital" adını alan bir yapı, bir kesim oluşturdular. Bunlara Türkçede "Parababaları Zümresi” denir. Burjuva Sınıfının altta kalanları ise yani diğer bölümü ise "Vahşi ya da Yaban Burjuvazi" olarak adlandırılır. Bunlara bizim küçükburjuva kalem erbabı "Orta Burjuvazi" der. Her işkolundaki kârın, vurgunun, sömürünün ezici çoğunluğunu bu Parababaları denen zümre götürür. Altta kalanlarsa bunların beğenmediği yani çok kârlı bulmadığı işlerle uğraşır. Demek istediğimiz; 20'nci Yüzyılla birlikte Finans-Kapital Zümresi dışında kalan Yaban Burjuvazi de bir anlamda ezilir ve Parababaları tarafından tahakküm altında tutulur. Parababaları, Burjuvazinin çok küçük bir azınlığını oluşturur. Yaban Burjuvalarsa sayıca çokturlar. 20'nci Yüzyılla birlikte alttaki İşçi Sınıfı, Köylülük, Esnaf, Aydınlar ile birlikte Yaban Burjuvazi de Halk kapsamı içine girmiş olur. 19'uncu Yüzyılda ise toplumun Burjuva Sınıfı dışında kalan kesimi Halkı oluştururdu. 20'nci Yüzyıldaysa toplumun Finans Kapital Zümresi dışında kalan kesimi Halkı oluşturur, tabii Batı'da. Bizim gibi Doğu ülkelerinde ise Sümerler Cağından kalma asalak ve sömürgen bir sınıf olan Antika Tefeci-Bezirgân Sermaye Sınıfı da varlığını sürdürmektedir. Bu sınıf , Parababalarının, Finans Kapitalistler Sınıfının müttefikidir. Tayyipgiller işte bu sınıfın siyasi plandaki temsilcileridir. Tabi Tayyipgiller'in çok önemli bir Antika sermayedar kitlesi de bugün Finans-Kapitalistleşmişler ve Parababaları Zümresi arasına yükselmişlerdir. Mesela, geçenlerde Mecidiyeköy'de yaptığı arazi vurgunu ve kuralsız gökdelen inşaatıyla 10 işçimizin hayatını kaybetmesine sebep olan Tayyip'in Imam Hatip'ten sınıf arkadaşı eski kuru gıdacı, bugünün Parababası Aziz Torun da bunların bir temsilcisidir. Tayyipgiller öncesi sadece "Torunlar Kuru Gıda" diye bir şirketle kuru gıdacılık yapan Aziz Torun, Tayyipgiller'in iktidarıyla birlikte "kupon arazi" ve tatlı kârlı gökdelen inşaat vurgunlarıyla milyarlar vurmuş ve Parababaları Zümresi arasına dahil oluvermiştir. Tayyipgiller'in "Havuzcu" işadamlarının tamamı böylesi yeni yetme namussuz, vicdansız, hayasız vurguncu Parababalarından oluşmaktadır. Demek ki bizde 20'nci Yüzyılla birlikte "Halk", Finang-Kapitalistler ve Tefeci-Bezirgânlar dışında kalan bölümüdür milletin. Bu Antika ve Modern vurguncular sınıfı ve zümresi toplumun binde birini oluşturabilirler en fazla. Geriye kalan binde 999 ise Halkı oluşturur. 20'nci Yüzyılla birlikte sol demek halktan yana olmak; sag demekse Finans-Kapitalistler ve Tefeci-Bezirganlardan yana olmak demektir. Yalnız halkın düşmanları sadece bu iki yerli zalim, sömürgen, asalak, vurguncu sınıftan ibaret değildir. Bu sömürgen, halk düşmanı sınıf ve zümrenin bir de Uluslararası veya Batılı büyük haydutlar dediğimiz, bilimsel adıyla söylersek "ABD ve AB Emperyalistleri’nden oluşan efendileri, ortakları vardır. Yani yerli vurguncular, halkımızı sadece kendileri sömürmüyorlar. Batılı efendilerine de halkımızın alınterini, yarattığı değerleri, ülkemizin doğal kaynaklarını ve vatanımızı peşkeş çekiyorlar. Bizdeki sömürgen sınıflar, Batılı emperyalistlerin yani dünya çapında tekeller oluşturmuş büyük Parababaları çetelerinin Türkiye'deki yerli şubeleri konumundadırlar. İşte bu yüzden de sanayide, teknolojide bir türlü gelişemiyoruz. Onlar izin vermiyor buna. Sadece onların sanayi ürünlerinin montajını yapıyoruz. Daha doğrusu bizdeki Parababaları yapıyor bunu. Batılılar, Türkiye gelişip kendilerine rakip olmasın diye bilimde, teknolojide, sanayide gelişmemize izin vermiyorlar. Vermezler de. Kendi haydut devletleri bu Batılı Parababalarının dünya çapındaki sömürü, soygun ve vurgunlarını organize etmekle, sağlamakla görevlidir. Bu emperyalist devletler bu görevlerini şirketleriyle yaparlar, IMF, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü gibi finans örgütleriyle yaparlar, CIA gibi casus örgütleriyle yaparlar ve ordularıyla yaparlar. Nüfusça dünyanın yüzde 15'ine sahip bu haydut emperyalist devletler, dünyanın geri kalanını yani nüfusça yüzde 85'lik bölümünü, onların ülkelerini, vatanlarını, yeraltı, yerüstü kaynaklarını zalimce yağmalarlar, saldırırlar, katliamlar ve işgaller yaparlar. Ne acıdır ki, işte Ortadoğu da bugün onlar tarafindan cehenneme döndürülmüş durumdadır. Her gün binlerce masum insan katledilmektedir bu haydutların çıkarları, vurgunları sürsün diye. Demek ki yerli vurguncu Parababalarıyla uluslararası haydut devletlerin Parababaları artık kaynaşık durumdadırlar. O bakımdan bunların her ikisine birden karşı olmadan birine karşı olamazsınız. Oldum derseniz tutarsız olursunuz. Yanılmış ve yanıltmış olursunuz. Oyleyse 20'nci Yüzyıldan bu yana sol demek, ABD, AB Emperyalistlerine ve onların ülkemizdeki yerli ortaklarına, hain işbirlikçilerine karşı olmak demektir. Sağ demekse ABD ve AB Emperyalistleriyle onların Türkiye'deki işbirlikçisi olan Finans Kapitalistlerle Tefeci-Bezirgân Sermaye Sinifinin destekçisi, savunucusu olmak demektir. Onların insanlık dışı soygunlarına, vurgunlarına, katliamlarına, işgallerine arka çıkmak demektir. Bu gerçek matematiksel bir kesinlik taşımaktadır. Bu gerçeğin ışığında baktığımız zaman gerçek anlamda sol, solcu, devrimci olan kimdir? ABD, AB Emperyalistleriyle onların yerli işbirlikçilerinin oluşturduğu cepheye yani Karşıdevrim Cephesine savaş açmış olan biz gerçek devrimcilerdir.
··
66 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.