Allah dostları günahkârların affedilip sâlih insan olma ihtimalini dâimâ göz önünde bulundurarak günahkâra değil günaha düşman olmuşlardır. Şu olay, bu gerçeğin güzel bir misâlidir:
Ebû'd-Derdâ Hazretleri bir gün şehri dolaşırken, halkın, bir günahkara ağır sözlerle hakâret ettiklerine şâhid oldu. Onlara sordu:
"-Siz kuyuya düşmüş bir adam görseniz, onu oradan çıkarmaz mısınız?" Oradakiler:
"-Evet, çıkarırız!" dediler. Bunun üzerine Ebû'd-Derdâ (r.a.):
"-O halde kardeşinize ağır sözler söylemeyin, size âfiyet veren Allah'a hamd edin!" dedi. Bunun üzerine onlar:
"-Siz bu günahkâra kızmıyor musunuz?" dediler. Rasûlullah (s.a.v.)'in terbiyesinde yetişmiş bulunan güzîde sahâbî, bu suâle şöyle cevap verdi:
"-Ben onun kendisine ve şahsiyetine değil günahına kızıyorum, günahı terk ettiğinde, o yine benim din kardeşimdir."
(Abdürrazzâk, el-Musannef,XI, 180; Ebû Nuaym, Hilye, I, 225)
Sayfa 584 - Erkam Yayınları