Virginia Woolf’un, Dalgalar’dan sonra, gerçekçi tarzda yazdığı ve çok ağır şekilde eleştirildiği romanı Yıllar. Dalgalar gibi bir başyapıttan sonra çok eleştirdiği gerçekçi biçime dönmesine hiç kimse bir anlam verememiş.
Tüm romanları içinde belki de en rahat okunanı Yıllar. 1880-1937 arasında, üç nesil Pargiter ailesini anlatıyor romanda. Çok sayıda karakter mevcut fakat bu karakterler içinde sadece birkaçını görüyoruz roman boyunca. Bir kısmı ara ara hikayeye dahil oluyor. Çok ilginç olabilecek bazı karakterlere fazla değinmeden, somut bir hikaye kurgusu olmaksızın geçiyor yıllar romanda. Romanda bir çok ilginç karakter var, bilinç akışını kullanarak, Woolf’un bunların her birinden harika romanlar çıkarabileceğini düşündüm okurken.
Günlüklerinde Virginia Woolf’un kitaplarıyla ilgili yaratma süreçlerini, yaşadıklarını okuduğumda Yıllar’ın tüm kitapları içinde en sancılı olanı olduğunu düşündüm. Yazdıktan sonra defalarca daktiloya çekmesi, kısaltmaya çalışması yazma sürecinin ne kadar zor olduğunu gösteriyor. Belki de onun için akıcı olan kendi bilinç akışı tekniğiyle eserler vermekti. Kitabın bitmesine yakın şu cümleleri yazmış günlüğüne: ‘Yine de bu kitap için ana duygum, canlılık, verimlilik, güç dolu olduğu. Yazarken bunun kadar haz duyduğum kitabım olmamıştı hiç, galiba: Yalnızca bütün aklımı kullanarak: Dalgalar kadar yoğunlaşmadan.’ Bittiğinde ise kendini tükenmiş hissetmiş ve kitabı yakmayı bile düşünmüş. Tabii bu arada yaşadığı psikolojik sorunların etkisi de fazlasıyla yansıyor hislerine.
Mrs Dalloway, Deniz Feneri, Dalgalar gibi büyük eserlerinde olduğu gibi hayranlıkla okumasam da, aldığı ağır eleştirileri de hakettiğini düşünmüyorum. Virginia Woolf serüveninde okunması gereken bir roman bana göre.