1965 yılında yazılmış Sevim Burak eseri. 65 yılına ait dediysem klasik bir öykü kitabı sanmayın. Kesinlikle günümüzde yazılmış yenilikçi öykülerin içinde bile en iyisi olduğunu söyleyebilirim. Şiirsel bir üslup, büyük küçük harflerle vurguladığı metaforik unsurlar öykü tarihinde bir devrim niteliği taşıyor bence. Bilinçakışı tekniği ise muhteşem kullanılmış. Şiire yaklaşan manzum ifadelerle farklı bir tarz yaratmış yazarımız. Dolayısıyla kapalı ve sanatlı bir anlatıma sahip eser okudukça okuru bir dehlize sürükler. Bir araştırmacı, "Burak’ın bir kadın, bir Yahudi, kısaca bir öteki olarak topluma duyduğu isyanını toplumun can damarı olan dilini yıkarak gerçekleştirdiğini" ifade ediyor. Eserde Sedef Kakmalı Ev, Pencere, Yanık Saraylar, Büyük Kuş, Ah Ya Rab Yehova ve Ölüm Saati olmak üzere toplam 6 öykü bulunmakta. Bunlardan Pencere üzerinde durup tanıtımımı tamamlayayım. Pencere öyküsünün kahramanı olan kadın, intihar etmek üzere olan bir diğer kadını penceresinden takip eder. Gözü de aklı da sürekli o kadındadır. Çok başarılı iç konuşma ve geçişlerle öğreniyoruz ki o kadın da aslında kendisidir.Kadın, kendini aşağı attığında akıp giden zamanı durduracağını düşünüyor. Varlığı ölümle görünür kılınacak çünkü:( "…gürültüyle düşüp parçalanmaya başlıyorum” diye bitiyor. S. 23 Yanık Saraylar ise " Siz Baron Bahar, hayatın dehşetini hiç düşünmüyorsunuz; HER ŞEYİNİZ VAR OTOMOBİLİNİZ YATINIZ 7 CÜCELİ EVİNİZ BONOLARINIZ ÇOCUKLARINIZ. BENSE, ÖLÜMDEN KORKMAYACAK KADAR YALNIZIM. S. 23"

Yanık SaraylarSevim Burak · Yapı Kredi Yayınları · 2018760 okunma

·

70 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.