Herkese merhaba.
Birçok okur, bu kitabı neden kesinlikle okumamız gerektiğiyle ilgili görüşlerini ayrıntılı biçimde belirtmiş, ben bu yazımda aksi yönde eleştirilere yer vereceğim.
Öncelikle kitabı Flipper Yayınlarından okudum. Bugüne değin okumakta bu kadar zorlandığım başka bir çeviri olmadığını üzülerek söylemeliyim. Anlamsız, eksik cümleler ve anlatım bozuklukları da cabası.
Kitap 208 sayfa ve beş bölümden oluşuyor. Anladığım kadarıyla ilk bölümde yazar şunu ifade etmek istemiş: Bak canım, sen yirmi dört saatinin üçte birini entelektüel olmaya harcıyorsun ancak hiçbir halt etmiyorsun. Her şeyi öğreneyim derken aslında hiçbir şey öğrenmiyorsun. Bir şey hakkında her şeyi bilmeye odaklanmak yerine her şey hakkında bir şey öğrenmeye çalışarak zaman kaybediyorsun.
Çoğu yerde eleştirmekle kalıp, öneri sunamıyor. "Evet. Ama nasıl?" sorusunun cevabını bulabilmek adına kitabın son sayfasına kadar büyük bir dikkat ve titizlikle okudum ama cevabı hakkında pek tatmin olmuş sayılmam.
Dönemin şartlarına göre anlaşılabilir olsa da kadınlardan nefret ettiğini düşündürecek kadar aşağılayıcı üslubu beni rahatsız etti. Böyle düşünmemin kadın olmamla ilgisi yok çünkü bir erkek olsaydım da rahatsız olacağıma eminim. İradesi zayıf biri olmamama rağmen iradesiz insanlara karşı kullanılan üsluptan da hoşlandığımı söyleyemeyeceğim.
"Evet doğru söylüyor, böyle yapmak lazım" dediğim kısımlar bir elin parmaklarını geçemeyecek kadar azdı. Fikirlerin büyük çoğunluğu bildiğimiz şeyler, uygulama noktasında da bu kitabın motive edici bir yanını bulamadım.
Yani ki, kitabın sonunda Ali Fuat Başgil'in dediği gibi "Ah bu kitap on sekiz yirmi yaşlarımdayken elime geçmeliydi" falan demedim.
Hülasa, bu kitap beni kesinlikle tedavi eder, tedx konuşmaları kadar motive eder gibi bir yaklaşımınız varsa aman ha benden söylemesi! İlle de okuyacağım diyorsanız da muhakkak başka bir çevirisinden okumalısınız.