Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Yakup Kuyu'nun Hayatı -3-
Sorduğumuz sorularla insanların yaralarına dokunmuş olabiliriz. Soruyu sormadan yaranın neresi olduğundan bihaber olmamız da bizim suçumuz değildir. İnsanız ve cahiliz. Cehaletimiz olmasaydı yaşayamazdık. Bazen kendi kendime derim, iyi ki birtakım şeylerin cahiliyiz. Çünkü cahilliğin karşısında herzaman alimlik yoktur. Ki alimlik her zaman iyi bir şey de olmayabilir. Bildiğinle amel etmediğin zaman o ilmin sana bir şey katması şöyle dursun, aleyhinde hüccet… Çık çıkabilirsen işin içinden… Okulda işler yolunda gidiyor sayılırdı. Bana kafayı takmış bi hoca dışında canımı sıkan başka bir şey yoktu. Onu da fazla kafaya almıyordum, işin ucunda ölüm olmadığı için bu meseleyi ciddiye almasam da olurdu ama muhtemelen mezuna kalacaktım. Öyle pek de plan yapan, şu vakitte şunu yaparım, şu işe girmezsem mahvü perişan olurum düşüncesinde bir adam olmadım hiçbir zaman. Hayat devam ediyordu ve kaderimiz bizi teskin ediyordu, etmeliydi daha doğrusu. Müsekkini kader olan adamın sırtı pek kolay da yere gelmezdi. Okulda çıkardığımız İtimad dergisine itibar artmıştı. İlk defa elimizde bu ay sadece elli dergi kaldı. Maillerde yükseliş. Bölüm başkanı bana odasında kahve bile ısmarladı. Gerçi adamın dergiyi baştan sona bile okumadığından eminim de, tebessümlerimle mukabelede bulunup tam yirmi üç dakika sabrettim. Bereket versin telefon geldi de alelacele çıktık odadan. Dergi işleri alengirli işler, beşyüz adet dergiyi ikibin beşyüz liraya bastırıyoruz, ne ulan bu bari kitap bastıralım da bi manası olsun. Zaten soğudum iyice yazmaktan. Yazmak diyorum, kimin derdine derman olmuş, yazarak hangi ademoğlu şifa bulmuş? Cevabını verecek olan varsa itimaddergisi@gmail.com'a atıversin de bizi aydınlatsın. Bu okul işlerini de bir türlü kavrayamadım, ders tefsir usûlü, kız kalkıyor hocaya bi soru soruyor, ip ince ses, hoca cevabı öyle ayrıntılı anlatıyor ki, bu adam bu kadar malumata ne ara sahip oldu deyu şaşırıyorum. Ben kalkıyorum, soru soruyorum, adam bu sorunun cevaplarını mutavvel usül kitaplarında bulabilirsin, arkadaşlar dersi bölmeyin, mail atın zaten cevap yazarım diye geçiştiriyor. Sorsan üniversite ataerkil. Gerçi ben bu kız-erkek karışık derslere de bi mana veremiyorum, kalkıp itiraz etsen sen bize sapıkça mı bakıyorsun derler. Zaten adımız gericiye çıkmış yıllardır. Gerici olduğum doğrudur, ok atmayı pek severim ve oku da şöyle ya Allah çekerek yaya iyice bi gererim. Hedefi bulursam kendime kahve ısmarlarım. Türk kahvesi değil ama, kumda dibek kahvesi. İbrahim abiyle aramız bu aralar pek iyi değil. Yanına uğruyorum, yüzü düşük oluyor, abi derdin ne diye soruyorum, sus pus adam. Kızını sormaz olaydım, sordum ve soruşumun ardından sanki düşman olduk, ne bileyim adamın kızının biz kendisiyle tanışmadan bir ay önce vefat ettiğini… Yarayı deştim, yarayı deşmemeliydim, genelde insanların yarasını bilmeden deşebiliyorum, sonra elimde neşterle köşeye çöküp hüngür hüngür ağlıyorum, gözyaşlarım içime dökülüyor, kimse duymuyor. Bugün de eve vardım işte. Şimdi içeri gireceğim, kardeşlerim bana koşacak, ben şöyle iki ufacığı da kucaklayacağım, elimdeki iki çikolatayı ceplerine sokacağım. Anacığım mutfakta muhtemelen. Babam işten daha gelmemiştir. Arabanın anahtarına bakıyorum, ı ı, anahtarlıkta asılı değil, kaçırma olasılığı yok öyleyse. Odaya yöneliyorum, felsefe kitapları bana bakıyor, ah, Nietzche'nin kitabı Fuzuli Divanı şerhinin üzerinde duruyor, hızlı bir kol hareketi Nietzsche aşağıya, Fuzuli üste. Hayretlerle ağulanmış hayatımda şu sıralar hayretimi celbedecek pek bir şey yok. Okuldan eve, evden okula. Arada bir İbrahim abiye çay içmeye. Dergi işlerini yavaş yavaş devrediyorum. Dikkatimi çeken birisi yok okulda, yolda, İstanbul'da, dönüş yolunda terminalde, her şey olağan, herkes normal ve durağan, delirmek için elimde şu anlık delilim yok. Şunu da biliyorum ki delilsiz gidilmez yollar yamandır. …3.fasılın sonu…
·
37 görüntüleme
Resul okurunun profil resmi
"Çok dalma yolcu, kuyunun dibinde kaybolursun." :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.