Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

198 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Yukarı Mahalle Roman Eleştirisi Gazap üzümleriyle gönlümü çalan yazar, bir kez daha bunu başardı. Bu hafta ufak bir gezim vardı. Sahafa gittiğimde kitabın ince oluşu çantamda ağırlık yapmaz düşüncesiyle onunla yolculuğuma başladım. Yukarı Mahalle bir üçlemenin ilk kitabı devamında Sardalya Sokağı ve Tatlı Perşembe geliyor. Roman 1937 tarihlerinde geçiyor. Meksika’dan Kaliforniya’ya gelen Kızılderili İspanyol karışımı Paisonaların kentsel değer yargılarına boş veren, saf ve içgüdüsel yaşamlarını tatlı bir güldürüyle anlatan Yukarı mahalle Çağdaş Amerikan edebiyatının yetkin ürünlerinden biridir. Romanın baş karakteri Danny’dir bunun yanı sıra beş arkadaşı daha vardır. Danny: aylak takımının başıdır. Yardımseverdir paraya önem vermez, dostluğu ön planda tutar. Pilon: oldukça zekidir. Ahlaka aykırı davranışlarına kurnazlığıyla hep bir kılıf bulur. Korsan: hayvansever, çalışkandır. Kötü koşullara rağmen ahlak kurallarına aykırı davranmaz. Sessizliğini hep korur. Pablo: en haylazları ve dostluk erdemine ihanet eden kişi. Koca Joe: oldukça tembel ve aptaldır. Jesus Maria: pek silik kalmıştır. Yalnızca aylak takımının bir üyesidir. Roman Danny’nin terhis edilip de memleketine dönünce kendisine iki ev miras kaldığını öğrenince başlar. Fakat Danny için ev diye bir şey yoktur. Danny tabiat ananın, arkadaşları da rüzgar, gök ve güneşin ilk simgelerinden başka bir şey değildir. Bu yüzden evi olmasına sevinmez. Bu mülk ona ağır gelir. Sonra arkadaşı Pilon’a rastlar ve birlikte şarap içerek geceyi evinde geçirirler. Daha sonra sokaklarda yaşayan Pilon insanın evi olması iyi bir şey diyerek Danyy’nin öteki evini kiralar. Böylelikle çemberin ilk halkası başlar. Yoksulluk ve işsizlik içindeki insanların kendilerine nasıl bir renkli dünya kurup o dünyanın içinde dostluklarını, fedakarlıklarını, hırsızlık veya kötü bir şeyler yaptıklarında ders çıkarabilen ve her şeyden mutlu olabilecek küçük insanlar. Kurnaz Pilon kirayı ödemeyince yanına Pablo’yu alır. Sarhoş oldukları gece ihmalkarlıkları yüzünden oturdukları evi yakıp küle çevirirler. Mala mülke önem vermeyen Danny arkadaşlarıma bir şey olmadı ya diyerek onları kendi evine alır. Sonra maddi şeylerin hep gelip geçici olduğunu, manevi kıymetlerin yanında bir değer taşımadığını düşünerek avunmuştu. (43) Eski arkadaşları olan Jesus Maria yaptığı hırsızlık sonucu dayak yemiş yüzü gözü mor şekilde kapılarına dayanır. Danny ona da kucak açar. Yalnız bir tek şartla “ benim yatağıma kimse dokunmayacak” akşam olunca soba başında şaraplar içiliyor, kim çöpten ne yiyecek bulmuşsa paylaşılıyordu. Böylece gelecek kaygısı olmadan günlerini mutlu geçiyordu. Korsan her gün ormana gider odun toplar para kazanırdı. Ama hiç harcamazdı. Köpekleri ve kendini gün sonu lokanta artıklarından doyurur, daracık kümes de birlikte uyurlardı. Bunu fark eden kurnaz Pilon Korsan’ın bir hazinesi olduğunu ve ormana gömdüğünü ileri sürdü. Paraların yerini öğrenmek için günlerce dil döktü ama boşunaydı. Her gün sonu getirdiği yiyeceklerden faydalanmak için onu da eve dahil ettiler. Beş köpeği ve Korsan evin köşesine yerleşti. Romanda birçok tema işlenmiş. En baskın olanlarıysa dostluk ve hayvan sevgisi. Arada yapılan kavgalar, açlık savaşları, bitmeyen maceralarıyla günleri geçiyordu. Danny için yolunda gitmeyen bir şeyler vardı. Bu ev omzunda yük gibiydi ve özgür hissedemiyordu. Kendini tekrar ormana vurdu. Eve gelmez oldu önceleri arkadaşları her erkeğin başına gelebilecek çapkınlık macerası deseler de mahallenin her bir yanından Danny gece kavga çıkardı, Danny hırsızlık yaptı söylentileri durmuyordu. Arkadaşları aklını oynattığını düşünüp yardım etme çabasına giriştiler. Kim bilir başına ne geldi ki, böyle aklını oynattı. Gerekirse onu buluncaya kadar bütün dünyayı ararız. (139) Danny bir hafta sonra birçok suç işlemiş olarak eve döndü. Fakat tek kelime etmiyor, eski neşesi kaybolmuş bir halde hep bir köşede yatıyordu. Arkadaşları bu kez de kendine gelebilmesi için onun adına bir ziyafet düzenlemeye karar verdiler. Hepsi ertesi gün çalıştı, haberi duyan mahalleli el birliğiyle dillere destan bir ziyafet hazırladı. Şişelerce şaraplar, bolca yiyecekler tam bir şölendi. Danny çok fazla şarap içerek burası efsane olarak anlatılıyor. Devleşerek ortalığı dağıtıp kavga çıkarır. “Kimse yok, aranızda erkek yok demek!” diye gürledi Danny “Koskoca dünyada bir ben mi kaldım?” korkunç korkunç parlayan gözlerine bakan, masanın ayağının havada sallanışını görenlerin beti benzi kül gibi olmuştu. Bu meydan okuyuşa cevap veren olmadı. (160) Fakat daha sonra dışarı hiddetle koşarken yuvarlanıp hayatını kaybetti. Romanın en can alıcı noktası arkadaşları cenaze törenine katılamadı. Çünkü, herkes siyahlar içeresinde en temiz giysilerini giyeceklerdi. Onların bu sefil halleri cenazeye katılmalarına engeldi. Ölüm; keder, ümitsizlik ve kupkuru bir felsefe uyandıran kişisel bir sorundur. Öte yandan cenaze törenleri büsbütün toplumsal olaylara yol açar. Her şeyden önce otomobilinizi temizletip, parlatmadan cenaze törenine gittiğinizi aklınızdan geçirebilir misiniz? Mezarın başında dikilirken siyah kostümünüzün ütüsüz, ayakkabılarınızın cilasız olmasına katlanabilir misiniz? Cenazeye gönderdiğiniz çelenge kartınızı iliştirmeyi ve yapılması gereken şeyi unutmadığınızı hatırlatmayı ihmal eder misiniz? Toplumsal geleneklerin, adetlerin hiçbiri cenaze törenlerindeki kurallar kadar şaşmaz bir biçimciliğe bağlı değildir. Cenaze evinin salonunda o rahatsız portatif demir sandalyelerin kullanıldığını düşünün; çevrede ne unutulmaz bir etki bırakır. Hayır, ölmek üzere olan bir insan belki sevilebilir, nefret edilebilir, acınabilir ama öldü mü; karışık, çapraşık bir törenin bir numaralı süsünü teşkil eder. (162) Eve döndüklerinde keyifsiz bir halde soba başında toplanıp Danny andılar. Kibrit çöpü yanar halde duvarın dibindeki eski bir gazetenin üstüne düşmüştü. Alevlere bakıp birbirlerine gülümsediler. Ya Danny’nin akıllı dostları, işte böyle olacaktı. Sizi birbirinize bağlayan bağlar kopuverdi. Sizi birbirinize yaklaştıran mıknatıs bütün güzünü kaybetti. Ev bir başkasına, Danny’nin zevk nedir bilmeyen akrabalarından birine kalacak. İyisi mi, bu kutsal arkadaşlığın sembolü, bu kavga, dövüş ve eğlence yuvası, bu rahat odalar Danny gibi ölmeli, ümitsiz bir atlımla, bir zafer anıtı olarak yukarıya yükselmelidir. (168) Bahçeye çıkıp yangını seyrettikten sonra hepsi teker teker ayrı yönlere karanlığın içinde kayboldular. Bende nemli gözlerimle bir acı kahve koydum ocağımın üzerine. Kitabın Basıldığı Yıl: 1935 Yayınevi: Bilgi yayınevi Yazarın Adı: John Steinbeck Sayfa: 168 Fiyat: 10 tl Türü: Roman Bir Diğer eseri: Bitmeyen Kavga #arzuaytan
Yukarı Mahalle
Yukarı MahalleJohn Steinbeck · Bilgi Yayınevi · 19982,105 okunma
··
268 görüntüleme
Arzu Aytan okurunun profil resmi
Teşekkür ederim.
S E L Ç U K okurunun profil resmi
Çok çok güzel anlatılmış. Daha kitabı okumadan duygulandım. Eline sağlık..
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.