Gönderi

Felsefe teorik dünya incelemesi ve dünya açık­laması olarak kurulmaya çalışıldığında, kendini, doğrudan görünen gerçekliğinin kendisiyle değil, daha ziyade bu gerçekliğin mitik kavranışı ve yeniden şekillendirilmesiyle karşı karşıya görür. Felsefe "doğa"yı, -bizzat felsefi refleksiyonun işbirliğiyle- gelişmiş ve oluşmuş deneyim bilinciyle kazandırılan yapısıyla önüne serilmiş halde bulmaz; tersine, her varoluş biçimi ilk olarak mitik düşünmenin ve mitik hayal gücünün atmosferiyle örtülmüş şekilde ortaya çıkar. Felsefe, kendi formunu ve rengini, kendi özel kesinliğini, ön­celikle bu atmosfer vasıtasıyla kazanır. Dünya bilince, empirik "şeyler"in bir bütünü olarak ve empirik "özellikler"in bir karmaşık yapısı olarak verilmeden uzun süre önce, mitik güçlerin ve etkilerin bir bütünü olarak verilmiştir. Felsefi düşünüş ve kendine özgüfelsefi bakış açısı da, dünya kavramını bu düşünsel ilk temelinden ve ana zemininden ayıramaz. Felsefi düşünmenin başlangıçları, uzun süre, kaynak probleminin felsefi ve mitik ifadesi arasında, aracılı ve adeta kesin olmayan bir konumlama taşır
··
3 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.