Ekim Ayı : #87400458
Eski günlerin kokusu geliyor burnuma ara sıra. 2017 kokuyor ortalık , inceleme kokuyor , muhabbet kokuyor , edebiyat kokuyor.
2018 kokuyor sonra.. Alıntı kokuyor , kaliteli ileti kokusu bu biliyorum. Kitap kokusu gibi yahu bilmez miyim hiç ?
2019 kokuyor ve de , burnumda bir hüzün , kötü kokular geliyor. Ergen iletisi kokuyor , saçma kavgalar kokuyor , gereksiz atışmalar , boş sözler..
2020 kokuyor nihayet , çok kötü kokuyor. Virüs kokuyor , milyon kişinin teri kokuyor , kırmızı tik kokuyor. Hacı yağı kokuyor – ki aslında severdim ben bu kokuyu – hacı yağı kokuyor , tiksiniyorum.
Hayatı koklayarak tanımlayabilir misin , peki ya sosyal medyayı ?
Kitaplarıma dönüyorum tekrar , kitaplarım nefis kitap kokuyor.
Hele Koku kitabını ne çok severim , kitaplar güzel kokuyor.
Dostoyevski kokuyor , Kafka kokuyor , Oğuz Atay kokuyor , canım yazarlar kokuyor.
Beni koklayarak bulabilir misin , kokuma gel.
Hikaye kokuyor bazen , kelime kokuyor , cümle kokuyor.
İnsan kokuyor çok az. Biz insanı kaybettik.
Sevgi kokuyor biraz. Biz sevgiyi kaybettik.
Koklamak istiyorum , burnum tıkanıyor. Belki de böylesi daha iyi.
Koklaşan hayvanları kıskanıyorum , konuşamayan insanları ayıplıyorum.
Kokluyorum , bulamıyorum hiçbir şey.
Mevsimlerin bir kokusu vardı eskiden. Seneler geçiyor. Bir gün yeniden koklamak istiyorum , yeniden başlamak , bilmediğim bir kokuyu arıyorum.
Hayat kısa , kokular geçiyor..