Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

116 syf.
9/10 puan verdi
·
9 saatte okudu
Türk Şiirinin Bıçkın, Hırçın ve Külhan Ağızlı Uçarı Şairi
Metin Eloğlu için bir inceleme yazısı yazmak, yani insanları sırf onu okusunlar diye yönlendirmek, benim açımdan çok önemli; çünkü diğer incelemeler her ne kadar kendi nezlinde kıymetli olsalar da Metin Eloğlu'nu anlamak için yeterli değiller. Bilvesile ben elimden geleni yapmaya çalışacağım. Şimdiden vakit ayırıp okuyanlara teşekkür ederim. İlk kısımda Eloğlu'nun şiir yapısını, içeriğini ve kullandığı cümle öbeklerini ele alacağım. Daha ilk bir iki şiirini okur okumaz fark ettiğim ve Metin Eloğlu'nun en önemli özelliklerinden biri olan güldürü ögesi, tartışmasız her okuyucunun fark edeceği bir unsur. Yani şiir size bir mesaj verirken, istemsizce de güldürmektedir. Bunlarla birlikte işlediği ve işleyeceği konular da daha ilk sayfalardan itibaren bariz bir şekilde ortadır. Bunlar: yoksulluk, varoş mahallelerin durumu, alt tabaka insanlarının geçim sıkıntıları, sınıfsal mücadeleler, köy-kasaba karşılaştırılması, düzen eleştirisi gibi sol ideolojinin ilgi alanına giren fikir ve düşüncelerdir; ancak Eloğlu bunları o kadar şeffaf ve sade bir biçimde anlatmaktar ki takdir etmeden geçemeyeceğim. Tüm bunların yanında negatif bir eleştiri olarak Eloğlu'nun şiir yapısı, ne yazık ki konularının özgünlüğü kadar çarpıcı değildir. Şiirlerinin büyük bir kısmı bir sayfayı geçmemekle beraber, büyük bir bölümünde, kafiye, uyak ve serbest ölçü kullanılmıştır. Bütün şiirlerlerin de her mısra büyük harfle başlamaktadır. Ayriyetten noktalama işaretlerine kimi yer de tamtakır uyarken kimi yer de hiç kullanmamıştır. Yazım kurallarını da yer yer çiğnemiştir. Kimi Istanbul Türkçesi, kimi sokak ağzı; kimi de İstanbul Türkçesiyle sokak ağzını kullanmıştır. Osmanlıca, Arapça kelimeler neredeyse yok denecek kadar azdır. Benim aralarından bulduklarım şunlar: işmar, mahmuz, müntehir, gürz. Iki üç şiirde bir muhakkak karşınıza çıkacak olan, şairin en çok kullandığı kelimeler ise şunlar: sevi, ilkyaz, güz ve salt. Pekiştirmeler ve ikilemeler ise şiirinin büyük bir bölümünü kapsamakta. Pekistirmeleri: ÜpÜsküdar, upuyuyor, kıskıvrak, güpgür, masmavi, pespembe... Pekiştirmelerinde, ikincisinden türemiş, birincisi anlamsız olan pekiştirmeleri kullanmayı tercih etmiş. İkilemeleri: Vıyıl vıyıl, Sultan multan, şiir miir, çın çın, dağ dağa... İkilemelerinde, birbirinin tekrarı ve birincisi anlamlı ikincisi anlamsız olan, birinciden türemiş Ikilemeleri kullanmayı tercih etmiş. Vallahi billahi, vallah billah ve falan filan ise, diğerlerine istinaden daha fazla kullanılan ikilemelerdir. Bazı yerlerde tamlamaları şu şekil de bitişik yazmayı tercih etmiş: köruçurumlar(sıfat tamlaması), ingilizanahtarı, köpekmemeleri (isim tamlaması)... Cık, cik, cuk, cük eklerini sıklıkla kullanmış. Bu ekleri genellikle küçültme, azlık, acıma gibi anlamlarda kullanmaya özen göstermiş. Örnek olarak: azıcık, bacakkadarcık, kabarcık... Şuna da ufak bir parantez açmalıyım: Eloğlu, kendi edebi döneminde, belki de en çok tartışılan şairlerden birisi olmuştur. Ilhan Berk'ten, Vedat Günyol'a; Vedat Günyol'dan, Can Yücel'e birçok şair kendisinden bahsetmiştir. Ilhan Berk: Daha vakti gelmemiş bir şair, derken; Asaf Halet Çelebi, Eloğlu'nun ilk kitabı "Düdüklü Tencere'ye" istinaden: Böyle bir kitaptan bahsetmek benim için zül, muharriri için de bir şereftir, diyerek çok sert bir eleştiri de bulunmuştur. Eloğlu'nun şiirleri bahsi geçtiği kadar küfürlü mü? Ya da argo çok mu fazla? En çok tartışılan konunun bu olması hasebiyle size birkaç örnek vermek istiyorum. Örneğin; şıllık, deyyus, çiş, bilmem neyime, bok... Eğer bunlar sizin için fazla argo ise evet, okumayın; ama inanın bunlardan daha fazlasını bulamayacaksınız. Yanı cevap olarak: Hayır, küfürlü değiller; sadece günlük konuşma dilinde sık sık söylenen argolar kullanılmıştır. Son bölüm de Eloğlu'nun beğendiğim şiirlerden bahsedip bencileyin iyi bir iş çıkarmış olarak incelememe son vereceğim. Çıngırak adlı şiiri, doğayı tasvir edişiyle, bilhassa kendi tarzından da farklı olamasından dolayı en beğendiğim şiirlerinden birisi oldu. Çıngırak şiirinden bir sayfa sonra öyle bir şiir var ki sokaktan; alelede, külhanbeyi, biraz perişan, feleğin tokadını yemiş, aşk acısı çeken (ki her meyhane sokağında böyle birileri muhakkak vardır) birini bul ve oku Eloğlu'nun "Sen Gideli" şiirini. O vakit, muhtemelen esrik beyefendi şöyle diyecektir: Usta, aynı rakı sofrasına oturmuşluğumuz var mı? Ki bu durumda olan her kimse, aynı soruyu sorması kaçınılmazdır. Kof Demirli Pencere, Odun ve Lokman Hekimin Sev Dediği adlı şiirleri ise zannımca kitabın en iyi aşk şiirleridir. Lokman Hekimin Sev Dediği isimli şiiri, Ümit Yaşar Oğuzcan tarzını fazlasıyla anımsattı. Bu hususta, küçük bir detayı da sizinle paylaşmak istiyorum. Ümit Yaşar Oğuzcan, 1926; Metin Eloğlu, 1927 yılın da doğmuştur. Ölüm yılları ise Ümit Yaşar Oğuzcan, 1984; Metin Eloğlu, 1985. Birer yıl arayla doğan ve vefat eden iki şair, ilginçtir ki aynı yaşta da vefat etmiştir. En son bahsedeceğim şiir ise "Çilingir" şiiri. Bu şiir de şair, evini ya da herhangi dörtduvar bir yeri, dışarısı; doğayı ve çevreyi ise içerisi olarak görmektedir. Buna istinaden şairin, insanlığın o ilk zamanlarına göz kırptığını düşünüyorum. Yanı ilkel zamanlara. Kendimizi henüz bu beton yığınlarına teslim etmeden çok öncesine. Şairin evi doğadır. Şiirde de bundan şöyle bahsetmekte: Kim kitledi bu kapıyı, içeride gecegündüzlerim var; Şiltem, mangalım, yıllar yılı belki sevdiğim; ... ... Sökun şu cıvataları, oğlum, ingilizanahtarı nerde? Cimcirik somunları, kanırın tornavidayla, daha kanırın! Ayıp mı, kime ayıp? Kırın omuzlayıp; İçerde ben varım. Eğer buraya kadar okuyan olduysa ona en güzel şiirleri armağan ediyorum. Sonsuz teşekkürle ve kucak dolusu selamla. Şiirle kalın, hoşça kalın.
Nedircik Yavrusu
Nedircik YavrusuMetin Eloğlu · Yapı Kredi Yayınları · 2018274 okunma
··
1 artı 1'leme
·
1.695 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.