Yazarın adeta ulaşılması gereken sonu erteleyip durur gibi ilerleyişi, kitabı sürükleyici kılıyordu. Yazarın olay örgüsünü kısıtlı bir vakte -20-24 saatlik bir zaman dilimi- 400 sayfaya heyecanı yitirmeden işlemeyi başarması etkilendiğim bir husustu. Bunun yanı sıra, teknolojiyle fazla iç içe olmanın tehlikesini kitaptan günümüze taşıyordu. Kitap içeriğinde NSA’in kurmuş olduğu baskının dönemimize yakın bir hali vardı. NSA’in mahremiyet ile ilgili etik dışı erişimler sağladığı hususunda, halkın içinde, özellikle kaygı bozukluğu taşıyan insanlar için bu durumun önemli derecede rahatsız edici olabileceğini düşündüm.
Kitabın bütünde yer edinen, aynı zamanda kitaba ismini veren ‘Dijital Kale’ planlaması ve amacı hakkında da ‘Dijital Kale’nin sahibi Ensei Tankado’dan ve yaşamından hareketle birkaç hipotez ürettim. Hiroşima saldırısı sırasında anne karnında bulunması nedeniyle etkilendiği radyasyon dolayısıyla özürlü doğan ve babası tarafından terk edilen Tankado’nun NSA’dan intikam alma amacıyla çıktığı yolda affetme güdüsüyle devam etmiş olması, benim ilgimi çekmişti.
Genel olarak kitabı çok sürükleyici buldum. Olay kurgusu ve işleyişi muhteşemdi diyebilirim. Kitap beni sıkmadı okurken. Dan Brown'a ilk yazdığı kitap ile başladım ve mutlaka devamı da gelecek.