YEDİNCİ GÜN
İhsan Oktay Anar'ı günümüz Türk yazarları arasında apayrı bir yere koymuşumdur her daim. Yazarı ilk kez okuyanlar için dili biraz ağır gelebilir ama kitaplarında işlediği konular, ara ara sizi güldüren dokunuşları, karakterleri derinlemesine anlatımı ve olay örüntülerindeki sıradışılığı bağımlılık yaratacak cinstendir.
Hikaye İtalyan heykeltraş Valeriyani tarafından yapılmış Dersaadet maketi üzerinde uçup oradan oraya konan bir sinekle başlıyor. 1800'lerin sonu: Ulu Hakan Abdülhamit sineği kovalarken yazarımız bize hem dönemi hem de İstanbul'u muhteşem şekilde tasvir ediyor ve siz ne olduğunu bile anlamadan heyecanlı bir kovalamaca başlıyor.
Kitap; Baba, Oğul ve Hayalet adındaki farklı zamanlarda geçen üç bölümden oluşuyor ancak belirli bir zaman sırası gözetilmemiş olan hikayemiz Cumhuriyetin ilk yıllarına kadar uzanıyor. Birbiriyle bağlantısı olmayan karakterler ve olaylar arasında ilerliyor gibi görünse de sonlara doğru her olay ve kişi puzzle parçaları gibi yerine oturuyor. (En bi sevdiğim:)
Kendinizi bazen nefes nefese bir kaçışın ortasında bazen zindanda soluklanırken bulacağınız hatta bir zeplinle geleceğe yolculuk edeceğiniz heyecanlı bir düşe hazırlayın.
Şimdi kitabın ilk sayfasını açın ve Yıdız Sarayı'nın hünkar odasında uçan o sineğin kanadına tutunun.
instagram.com/p/CGf5FR6pMEr/?...